Tatil dönüşü bir
dinlenme tesisinde telaşla sigara üstüne sigara tüttürürken
gözüme zamanında müdavimi olduğum Leman dergisi ilişti. Dergi
doksanlı yılların ortasında biz lise öğrencilerinin (bir
kısmının)vazgeçilmeziydi. Mizahın yanında asıl önemli olan
yurt haberlerini ondan alıyorduk. Üstelik yaş itibariyle sıkıcı
bulduğumuz gazete haberlerinden daha renkli ve farklıydı. Adeta
üçüncü gözümüzü açmıştı. Eleştirel bakış açısını,
madalyonun bir de öteki yüzü olduğunu buradan öğrenmiştik.
Nesnel ve tarafsız habercilik yapıyor, iktidara asla biat
etmiyordu. Haksızlık etmeyim, elbette o dönemde çok iyi gazeteler
ve köşe yazarları vardı muhakkak. Ama haberi mizahla süslemek,
eğlenceli çizgilerle bezemek kuşkusuz biz gençliğe daha sıcak
geliyor olmalıydı.
Uzun yıllardan beri alıp
okumuşluğum yoktu, bakalım nasıl bir yol almış diyerek satın
aldım. Birincisi fiyatının iki buçuk lira oluşu bana çok fazla
geldi. Bir öğrencinin alıp okuyabileceği fiyatın çok üzerinde.
Kapak çizimi çok baştan savma geldi ve bence olması gereken kadar
vurucu değildi. Kapağın arkasındaki Sefer Selvi gayet başarılı,
isim tanıdık gelmekle beraber, yanılmıyorsam dergiye yeni katılan
bir isim olsa gerek. Gene yukarıda paylaştığım Sefer&Güneri
imzalı “tebliğ yanığı” esprisi beni en çok güldüren kare
oldu ve pekâlâ kapak konusu olabilirdi. Daral Timsah hâlâ devam
ediyor ama Çağçağ’ın çizim tekniği daha sadeleşmiş geldi
bana eskisi daha iyiydi. Güneri İçoğlu ve Atilla Atalay eskisi
gibi yazmaya devam ediyor, sevindirici.
Ulan keşke Bayan Yanı’nı
da alsaydım diye hayıflanırken orta sayfada Feyhan Güver’in
Bayır Gülü, Ramize Erer’in Kötü Kız’ı ve onlara göre daha
yeni bir isim olan İpek Özsüslü ile karşılaştım. Bu kızlara
hayranım ama şaşırdım, Bayan Yanı artık devam etmiyor mu
yoksa? Bezgin Bekir bıraktığım yerde:)seviyorum bu adamı. Felat
Delibalta yeni bir isim, fena değil. Kıllanan adam, hain evlat
ökkeş, öğreten adam ve oğlu hepsi yerli yerinde, ne mutlu :)
Çağçağ’ın Kozzi karakteriyle yeni tanıştım; Timsah’ın
bir türevi gibi. Son sayfa ise Suat Özkan’ın Kırık
Leblebi’sine ayrılmış. Sonuç olarak, nostaljik mi bakıyorum
bilmiyorum ama sanki eski tadı alamadım ben. Bahadır Boysal, Fatih
Solmaz, Selçuk Erdem, Erdil Yaşaroğlu gibi isimleri aradı gözler.
Nihat Genç’in yazılarını da öyle. Sanırım daha aklıma
gelmeyen birçok çizer Penguen, Uykusuz gibi dergilere dağılmış
olmalılar. Bir ara diğerlerini de alıp burada kritik edeceğim.
Mizah dergileri hep var olmalı, okuyalım okutalım der iyi günler
dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder