18 Eylül 2023 Pazartesi

Hep yek !

İşte gene o kulak tırmalayıcı ses  sinirlerimi zıplatıyordu. "Sana gündüzleri şu pencereyi açma demekten bıktım artık, ne ara söz dinlemez birine dönüştün sen" Umursamaz bir tavırla dirseklerim pencerenin pervazında, çenem iki elimin avuçlarında dışarı bakmaya devam ettim. " Canı çıkacısa velet seni" diye devam ederek çoktan atılmaya yüz tutmuş berjere hantal vücudunu bırakarak bir sigara yaktı. Kafamı çevirip bakmamıştım ama  o pis sigarasının burnuma gelen acımsı kokusu ve geçen asırdan kalan o eskilerin çakar almaz dedikleri muhtar çakmağı gene ancak beş on denemeden sonra yanmış olmalıydı. Evet kokudan önce neredeyse bir rutine dönüşmüş çakmağın aritmik tınısı , "ay sokucam" simdi sayıklamalarıyla kulağımda yankılanıyordu.

Oysa güneş tüm ihtişamıyla yeryüzünü aydınlatıyordu. Tüm çiçeklerin yüzü güneşe dönüktü, kuşlar sanki şarkı söylüyordu gün doğumuna. İnsanlar neşeli gözüküyordu, çiftler el ele tutuşmuş birbirleri ile cilveleşiyordu. Keşke o da cesaret edip pencereye yanaşsa ve tüm bunlara şahit olsaydı  diye düşünürken, birden saçlarımdan tutup tüm gücüyle beni içeri çekti ve kendinden beklenmeyecek bir refleksle pencereyi kapatıp, hışımla perdeyi de kapattı.

Ha yettin sen artık diyerek boğazına sarıldım, o da benimkine sarıldı. Bu ne cüret diyordu, belki boğulmasına ramak kalmıştı ama sigarasını dişlerinin arasında sıkmaya devam ediyordu. Çok komik görünüyordu, gülmemek için kendimi zor tutuyordum doğrusu. Derken ayağı halıya takıldı ve yere sendeledi, bende istemsizce üzerine düştüm. işte tam o sırada burnumu o kokuşmuş ağzıyla koparırcasına ısırmaya başladı . Berjerin üzerindeki küllükle kafasına vurmayı akıl ettim de burunsuz kalmaktan kurtuldum. İşte tüm hikaye bu.

-"Ama biliyorsun ki, hepinizi ayrı odalarda tutuyoruz. Ve farkında mısın, şu an bu odada kafasında yarık olan bir tek sen varsın. Bu sana bir şey ifade ediyor mu ? Kaldı ki senin odanda güvenlik amacıyla bir pencerede yok." 

-"Gene mi aynı hikaye Necdet abi, yok  burası bir akıl hastanesiymiş de ,bende on iki yıldan beri tedavi görüyormuşum da, hadi gene ben senin komşum Necdet abin değil, senin doktorunum de de tam olsun bari, hahaha ! "

"Evet ben senin doktorun Necdet Sami Yapıcı'yım ve hatta buranın da baş hekimiyim." 

"Hahahah tamam yeter artık yahu, hadi geçen ki tavlanın rövanşını yapıyoruz mu onu söyle sen.

(Umutsuzca ) - Cemil oğlum getir şu tavlayı...

11 Eylül 2023 Pazartesi

Radyo Voyage dinlerken...

 


43 küsur yıldır beri hayattayım. Seksenlerde çocuktum ve itiraf etmeli şimdiye kıyasla harikaydı. Doksan ortalarında bir delikanlıydım artık. Siyasi suikastların bol olduğu yıllardı ama düşünüyorum da özellikle yapılan müzikleri, tv programlarını falan, he aynı yıllar Beyoğlu maceramda başlamıştı; demem o ki ,ülkece hala keyifliydik yahu. 

Ben biraz huzursuzdum, sanırım bir ölümlü olduğum gerçeğini tam o zamanlar idrak etmiştim. İnsanların bu kabulleneşi, birbirinin kopyası hayatlar yaşaması beni deli ediyordu. Bu muydu yani ? Oku, askere git, dönünce sabah sekiz akşam altı bir işe gir, evlen, çocuk yap, büyüt, sen yaşlan ve öl. Öyle mi ? Bu ne ahmaklıktır yahu diyordum -hatta yakın zamana kadar - bu oyuna dahil olmama rağmen bunu söylemeye devam ettim. 

Şimdi nerde miyim ? Evet hayat tam da bu, insan olmayı çok matah bir şey sanıyormuşum meğer. Elbette Ay'a seyahat edeceğiz, sanat ve felsefe yapmaya devam edeceğiz elbette. Kimimiz bir rock star olacak ve mesai saatleri esnekte olsa bizler gibi yaşamak için bir emek harcayacak ve nihayetinde yukarıda bahsettiğim benzer süreçleri üç aşağı beş yukarı yaşayacak ve sonra finito. Tıpkı bir karınca, bir fil , bir çam ağacı gibi. 

İnsan olarak bizi rahatsız eden, hemen her şeye  vakıf bir kapasitemiz olması sanırım. Her şeyi yapabiliriz, her şey olabiliriz ama bir ömrün buna yetmesi imkansız. Bu amansız iştah kör ediyor bizi, oysa bizler sadece düşündüğünü düşünebilen hayvanlarız. Bir memeli türüyüz ve önceliklerimiz diğer türdeşlerimize bakınca( bir fare, bir köpek vb.) o kadar açıkça ortada ki. Doğayla saygılı, uyumlu, kardeşçe bir yaşam. Yaşam denilen bu hediyeye sarılıp, vazifelerimizi yerine getirip ,oldukça az karbon iz bırakarak sıramızı savmak. 

Ama yaşarken hakkını vermek yaşamın, diğer türdeş canlılar gibi.

Vahşi atlar gibi rüzgarda yelelerimizi savurup dört nala koşmalı, bir atmaca gibi gökyüzünde kanatlarımızı açıp savrulmalı. Sürümüze saldıran bir sırtlan sürüsü görürsek ,bir araya gelip yiğitçe yuvamızı, yavrularımızı korumalı. Sevip sevilmeli, üremeli, çok efkarlı bir gece olduğunda yüksekçe bir tepeye çıkıp dolunaya bakıp uzunca ulumalıyız. Hayat bu kadar yalın ve basit, zorlaştıran galiba bizleriz. 

Vallahi kendime yazıyorum, okuyup bir fayda çıkaran olursa amenna. Tabii faydası olacak şeyler yazdığım söylenemez. Sadece bana faydası oluyor yazmanın son bir haftadır ,en azından elde var bir :) sevgiler...

10 Eylül 2023 Pazar

Eklembacaklıgiller

                                    Sigarasını işaret ve başparmağının arasında hafif ezdirerek ne zamandır bir ileri bir geri döndürüyordu. Gözleri az ilerideki çöp kovasına takılıp kalmıştı ama emindim, gözleri ne o çöp kovasını görüyor, ne de kulakları etrafımızdaki kalabalığın uğultusunu duyuyordu.
 Bulunduğumuz yer bir kahvehaneydi herhalde emin değilim. Yalnız, insanların tv'deki haber spikerinin anonsundan sonra panikleyip  korktuğunu anlayacak yaşa gelmiştim. Eyvah, aman yarabbi nidalarının ardından ne olacak şimdi diye bakıştıktan sonra (herkes yanındakinden bir medet umuyor gibiydi)hep bir ağızdan ve yüksek perdeden konuşmaya başlamışlardı. 
Etrafımda dönenleri anlamasam da o küçücük yaşta bu koca adamların korkusu beni de korkutmuş olmalıydı ki , içtiğim gazozu yere düşürmüştüm. İşte tam o sırada amcam dikkatimi çekmişti, gözleri uzaklarda öyle tepkisizce duruyordu. Sonra," sonunda beni buldular"  diye bir şeyler mırıldandığını anımsıyorum. - tam olarak bunları söylediğine emin misin?- evet, sanırım... Sonra nihayet sigarasını yaktı ve gözlerini yavaşça bana doğru çevirip sakın korkma sana bir şey yapamazlar diyerek kahvenin tuvaletine girdi ama çıktığını gören olmadı. Sonrasını biliyorsunuz zaten, gökyüzünden inip bir kaç gün içinde gezegenimizi işgal ettiniz.- Dediklerin doğruysa o amcan dediğin kişi Nemendria ve ona bağlı on iki galaksinin en azılı suçlusu Strua olmalı. - Galaksiler arası bir suçlu ha! Bizde ki Hitler gibi bir soykırımcı falan olmalı o halde. - Aslında evet amcan diye bildiğin Strua'da bir nevi soykırımcı idi ama onun hedefi sivrisineklerdi. - Eh bunun nesi kötü ki, kim sever o asalak kan emici böcekleri- ah siz salak dünyalılar, sivrisineklerin varlığı tüm kozmosun dengesi için hayati. - Nasıl olur yahu?- aslında çok basit, anlaman için senin yaşadığın ülkeden örnek vereyim. Serdar Ortaç'ı biliyorsun? - evet ?- seni dünya gezegeninden rehin aldığımızda ki asgari ücreti anımsıyorsun di mi?- çok küçüktüm ama evet 12 bin civarıydı-Orhan Pamuk ve Pepe ?- O ismi hiç duymamıştım ama evet Pepe'yi seyrederdim. - Çaktın mı şimdi ? - Haa evet ya nasıl bunu düşünemedim ben yahuKAPTAN! Strua'dan sinyal almaya başladık. Zortia takım yıldızının orada olduğunu düşünüyoruz. Emriniz?- Hemen rotamızı kuzeye çevriyoruz. Seninle sonra konuşmaya devam edeceğiz insanoğlu. Herkes yerlerine,tam gaz ileri...

7 Eylül 2023 Perşembe

Severim EYLÜL'ü

7 eylül,bir şeylere başlamak için güzel bir tarih bence. Mesela buraya dönmek gibi ya da bir ay boyunca alkol almamak, evin içinde artık sigara içmemek,ufak adımlarla spora başlamak ya da,hımm...yok yok,şimdilik bu kadar yeter,fazla yüklenmemek en iyisi. Son bir kaç sene bloga dönme çabalarım oldu ama bildiğiniz üzere devamlılığı olmadı ne yazık ki. Yazacak şey mi yok, aynı coğrafyada yaşıyoruz ve biliyoruz ki parmaklarımız nasır tutana kadar yazsak bitmeyecek konular barındırıyor canım ülkem ve gene biliyoruz ki iç açıçı şeyler değil hiçbirisi. Sabahları yataktan kalkmak için bile gerekli motivasyonu bulmakta zorlanan ben için yazmak çizmek okumak gibi şeyler imkansız hale geldi diyebilirim pekala. Şimdi ne değişti peki derseniz,değişen bir şey yok. Herşey hala aynı boktanlıkla devam ediyor.Deniyorum işte,tutunmaya çalışıyorum bir ucundan bende tıpkı sizler gibi. Tutamaçlarımız farklı sadece herbirimizin, kimimiz benim gibi alkole verir kendini, kimisi namaza başlar,kimisi "çare Sarıgül" yazar dağa taşa , kimisi de bir mitoman gibi yalan söyler önüne gelene; ha onunkisi yaşama tutunma değil de bir makamadır büyük ihtimalle. Şimdilik burada kesiyorum, kısa oldu biliyorum ama benim için iyi bir adım oldu, ümit ediyorum devamı gelir. Kendinize iyi bakın, sevgiyle kalın, hoçkalın...

8 Şubat 2022 Salı

Cehalet bir tercih midir?



 

 Bu soruya yanıt aramadan önce cehalet nedir onu tanımlamak gerekir. Uzunca yazıp okuru sıkmaktansa, Doğan Cüceloğlu'nun bir röportajında ki sözlerini alıntılayalım. Der ki; "Bilge kişi, aslında bildikleriyle değil,bilmedikleriyle yüzleşebilen kişidir."



 Sosyolojik araştırmalara göre, artık biliyoruz ki, sürekli dezenformasyona maruz kalan insanlar doğru bilgiyi,kesin kanıtlara bile dayansa reddediyor. Çünkü çarpıtılmış olan sözümona bilgiyi dahil olduğu siyasi veya dini inançları ile paralellik gösterdiği için tabulaştırıyor, dahası sahipleniyor, kötüsü tercih ediyor. Evet tercih ediyor. 


 Gelin bir kurgu yapalım: Yarın dünyaya galaksinin binlerce ışık yolu ötesinden bir uygarlık gelse ve misal insanları bir laboratuvar da kendilerinin ürettiğini reddelimeyecek kanıtlarla ispatlasa, kaçımızın tutumu ne olur? Bilmediğimiz bu bilgiyi Doğan Bey'in dediği gibi kaçımız göğüsleyebilecek? Yoksa gelenleri lanetleyip , ağır makinelerimizle savaş mı açacağız. 


 Ya da son zamanların favori filmi Dont look up'ta olduğu gibi gezegeni sona erdirecek bir göktaşı çarpacak diyelim, ve hatta çıplak gözle gözlemleyebilecek kadar yörüngemize girse, yukarı bakmamayı mı tercih edeceğiz. Bu bariz ampirik bilgiyi red mi edeceğiz?


 Matrix 1 filminde zion'da yaşayan kel bir herif, yaşadığı gerçeklikten rahatsız olur ve tekrar hayal dünyasında ki fanusa dönmek için yapay zeka ile anlaşmaya varır. Zira kırmızı hap sadece gerçeği vaad eder,mavi hapı tercih eden ise filmde söylendiği gibi Alice harikalar diyarında yaşamaya devam edecektir.


 Cehalet bir tercihdir arkadaşlar, seçim sizin. Ama yapacağınız seçimin yaşadığınız dünyanın, ülkenin ve çocuklarınızın geleceğini etkileyeceğinin bilincinde olun lütfen. Saygılarımla...

Not : İtiraf etmeli ki artık Instagram'da çok daha aktifim. Başta daha çok kişiye ulaşılabilirlik olmak üzere bunun pek çok nedeni var. Ve hatta bu yazıyı birebir ilk orada paylaştım, bilmiyorum belki bundan sonra ortak paylaşım yaparım. Gene de adresimi buraya iliştirmekte fayda var : @profesyonelkaybeden ( buradan geldiğinizi belirtirseniz mutlu olurum) bye...
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...