Evvela ilköğretimin ilk üç yılı
temel harfler yerine çocukları el yazısı ile yazmaya zorlamak (Ali topu
tut ) gayet hoş
bir şeydi. Harflerin karakterinin Arapçayı andırması ve altında gizil bir niyet
aramam benim paranoyam, dokuz yaşındaki yeğenimin gazetedeki temel harflerden
yazılı makaleleri okuyamaması ise en hafifinden onun geri zekalılığı olmalıydı.
Yine,okul tabelalarından T.C.
simgesinin,her sabah okutulan andımızın ve
ders kitaplardan Gençliğe hitabe ile Atatürk’ün resimlerinin
kaldırılması “ileri demokrasi” ye geçişin adımları olmalıydı her halde. Ulus
devletten rahatsızlık duyduklarını, Atatürk’e ve ilkelerine alerjileri olduğunu
düşünmek gene benim fesatlığımdan öte bir şey olamazdı.
Zaten laiklik denilen şeyi
yıllarca yanlış anlamış olmalıyım ki türban serbestisi önce kamu binalarına
sonra ilkokula kadar girdi. Tüm namaz dualarını,nasıl abdest alıp secdeye
varacağımı 32 farzı falan okuduğum normal devlet okullarında bana öğretilmişti
ama hedefledikleri ‘dindar ve kindar nesil’ için yeterli değilmiş demek. Şimdi
eğitimin gene ilk üç yılı din derslerine zorunluluk getirilmesi gündemde.
Her şey tıkırında gidiyor
olmalıydı ki iktidarda oldukları on küsur senedir belki de Milli Eğitim bakanı
en az üç kez, sınav yönetmelikleri ise onlarca kez değişime uğradı. OGS yok OKS
olmadı TEOG… Bizim zamanımızdaki üniversite sınavları ise YGS ve ardından
isteyene tam altı turlu bir LYS’ye dönüştü. Böyle bir maratonda geriye düşmemek
adına çocukların doluşmak zorunda oldukları dershaneler ise paralel dedikleri
yapıyla nikahları düştüğü için inat uğruna kapatılacak.
Derslerinde başarı gösteren
çocukların ödül olarak umreye yollanmaları, yine devamsızlık disiplinsizlik
yapan çocukların evine ise rehber öğretmenle birlikte mahallenin imamının
görevlendirilecek olmasında art niyetler aramak en başında söylediğim gibi
benim paranoyamdan ötesi olamaz. Lakin tüm bunlara ne var ki diyenlere ise şu
sözü anımsatmak isterim “ Cehenneme giden yollar iyi niyet taşları ile
döşenmiştir.”
Daha onlarca şey yazabilirim ama
zaten yurt meseleleri ile meşgul olan her Türk vatandaşı bunların farkındadır
ve benim gibi kafa yoruyordur. Bakın bunca şey içinde nasıl olduysa 4+4+4 ‘ü
unutuvermişim. Kaldı ki en önemli meselelerden biriydi. Gündem bombardımanına tutulan böyle bir
ülkede ister istemez hafızası da sekteye uğruyor insanın. Ve şimdi de eğitimle
ilgili son konumuz ise çok elzem olan Osmanlı Türkçesi. Eğitim politikası başta
olmak üzere her alanda bence başarısız kalmış olan iktidara notumu
anlayacakları dilde söylüyorum :
Dimağ’ül pir-ü pak : OTUR SIFIR…
Eğitim sistemini değiştirerek kendi neslini yaratıyor adam. Nasıl kurtulacaz bilmiyorum. Diyanet işleri bşk.nına da 1 milyon tl lik makam arabası alınmış. Gün olur devran döner diyerek umud etmek istiyorum zor olsa da.
YanıtlaSilUmudumu yitirmiştim ki geri döndüm Nilüfer hanım. Bunu yitirmeye hakkımız yok diye düşünüyorum artık,çok zor olsada...
YanıtlaSilYazılarınızı özledim.