2 Ekim 2018 Salı

Chopin effect




Cepten yazıyorum ilk kez,zira tabletim her nedense açılmıyor.Bazen yapıyor böyle ama normal karşılıyorum,mal sahibine benzemezse harammış der atalarımız.Uzun zamandır bırakın bir şeyler yazmayı buralara dahi uğramayan ben,görüyorsunuz ki ufacık ekrandan bir şeyler karalama gayretindeyim.
Kötüyüm be dostlar,gerçi düşünüyorum da en son ne zaman iyiyim diyebildim kendime. Çoğu zaman bundan beslendiğimi düşünüyorum,belki ben böyle varım,var mıyım? Düşünmek var olmak için yeterli mi,bu kadar kolay mı sahiden? Sahiden soruyorum sizlere,kafi midir bu? Kendime yapılan haksızlıklar karşısında o kadar sessizim ki bir hint fakiri beklentisine girdim.Öbür tarafta veya bir daha ki reenkarnasyon da hak ettiğim mutluluğa kavuşmayı bekliyorum çaresizce. Belki başından beri böyle olmalıydı bilmiyorum ama artık gerçekten tek sığınağım Tanrı,elleşmeyin başka şekilde dayanabileceğime emin değilim.Yaz yaz diyen bir kaçınız var,işte bundan yazmıyorum. Ne ben ne bu ülke ne de Dünya iyiye gitmiyor.Düzeleceğini sanmıyorum,düzelse de görebileceğimi.Eylül geçti işte Ekim'de geçer gider böyle der şair,Cemal Süreya'dan mıydı bu? Geçer dostlar elbet geçer,kimi zamanla geçer kimi ise delip geçer.Böyle benzer bir şeydi değil mi,sanırım Oğuz Atay.
Çok yaşlandığımı söylemeye başladı çevrem,saçlarımın hızla kırlamasına şaşıyor bir çoğu,oysa geç bile kalmadılar mı,şurada 39'a ne kaldı. Bir de sol kalçam bir ağrıyor ki ilaç milaç bok püsür hep hikaye geçmiyor meret.( bu kimin di) Götüm delik deşik oldu iğne yemekten,biliyorum geçmeyecek,insan bilmez mi kendini hiç. Henüz ortaokulun sonlarıydı,bir mahzunlaşmış,bir garipleşivermiştim,gülüşüm,gözlerimde ki fer uçuvermişti. Biliyordum,anlamıştım, bir daha asla geri gelmeyeceklerdi.Dedim ya insan hiç kendini bilmez mi. Sonra yıllar...yıllar geçti ve işte artık profesyonel bir kaybedenim. 
Yıllar birbirini izleyecek ben her gün biraz daha kaybedicem,uzaktan ve hemen aranızda olup sizleri yazıcam sizlere,çoğunluk mahçup çoğunluk utanarak,sizleri sizden sonraları için yazıvericem bir yerlere,kağıt bulamazsam bir gazetenin boş kalmış bir köşesine iki satır dahi olsa. Onu da bulamazsam mesela bir gece hepiniz uyurken çiçekleri sulayıp insanların korkunç hikayelerini fısıldayarak anlatıcam onlara, bir şey bulamazsam evet bunu yaparım hiç olmadı.( Leyla Umar'a sevgiyle) 

Aman sakın yanlış anlaşılmasın gayet iyiyim ben,dedim ya böyle besleniyorum. Şimdi uzanıcam yatağıma ve bir kitap okuyacağım sesli,sesli okumayı seviyorum bu günlerde belki düşüncelerimi susturmaya çabalıyorum.Hatta tam şu vakit canım bir de Türk kahvesi çekti iyi mi,belki telvesinden bir anlam çıkarmaya da çalışırım. Yüzünüze bakıp bir şey görmekten daha kolay olacağı kesin zira hepiniz de bir maske azizim.Bende de var,bir korkak olduğumu saklamaya çalışıyorum ama beceremiyorum sanki,belki başka bir maske edinmeli ne dersiniz.Sevgiler...

2 yorum:

  1. Ne desek boş:)) kaostan beslenen çok insan var misal kasırga gelecek diye bekleyip gelmeyince gözünün feri sönenler gördüm evet iyiye giden bir şey yok ama o dert bu dert, bu da mı dert noktasındayım...tekamil zormuş vesselam

    YanıtlaSil
  2. Levent,daha iki gün önce çok sevdiğim bir dostumla konuşurken (yengem:)) tekrar ayağa kalkabildiğimiz sürece tökezlememiz ve düşmemiz normal, yoksa hep dik durmaya çalışmak daha büyük patlamalara sebep olur demiştik.
    Demem o ki, düşünen de var düşünmeyen de var. Düşünmek değil, acı çekiyor olmak varlığın işareti.

    İnsanlığın gidişatına baktıkça var olduğumu her zerreme kadar hissediyorum ben.

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...