Nedense hep sevdim bugünü. Son mesai günü, ertesi günün
tatil olması değildi nedeni. Cumalarım deli dolu geçti ilk gençlik yıllarımda.
Beyoğlu demekti Cuma benim için, yani gece demekti. Müzik, içki demekti. Şehrin
nabız atışını hissetmek, ona dâhil olmaktı. Öte yandan tuhaf bir melankoliye
gark etmekti Cuma. Nedense hep bir Cuma günü öleceğimi sanırım çocukluğumdan beri,
belki bunun sevinci, belki de korkusu. Nedeninden emin değilim hâlâ, seviyorum
işte bugünü. Hem herkesin diğerlerinden ayrı tuttuğu bir günü yok mudur? Kimi çarşambayı
sever, kimisi ise perşembeyi. Çok sık olmamakla beraber pazartesi’yi sevene de şahit oldum. Cuma, şimdilerde yukarıda anlattığım sebeplerden dolayı gençliğimi
anımsatıyor, eski dostlarımı getiriyor aklıma, gitarın tınısını. Önceden çook
önceden Beyoğlu’nda sokak müziği yapardık. Hani bizden başkası da yoktu o vakitler,
yani şimdiki gibi değildi :) neyse kapatmalı bu bahsi, anımsamak üzüyor son
zamanlarda.
Paulo Coelho bir romanında insanların en çok Pazar günleri
depresyona girdiğini, hatta akıl sağlığını yitirdiğini söylüyordu. Of! Neydi
adı… Ah! Evet, nasıl unuttum ya: “Veronika Ölmek İstiyor”. Hemen hemen dünyanın
her yerinde Pazar günü resmi tatildir. İnsanların hafta içi yaşamın günlük
telaşı içerisinde kendilerini dinleyecek pek vakti olmadığını savunuyor. Pazar günleri
yani kendileriyle neredeyse baş başa kaldıkları o tek günün bu gibi sonuçlar
doğurabileceğini yazıyordu. Daha doğrusu Veronica’yı akıl hastanesinde tedavi
eden doktorun ağzından söyletiyordu. Konu fena dağıldı sanırım :) aslına
bakarsanız bir konuda yoktu ya… Giriş paragrafında tıkanıp kaldım, konuyu nereye
bağlayacaktım acaba? Belki de bir yere de bağlayacağım yoktu, tipik bir Cuma günü
levent’i işte. En azından bir kitabın reklamını yapmış oldum; fena mı oldu yani
:)
Paulo diyince akılma hep Paul Auster gelir her nedense, onun
“yanılsamalar “ isimli kitabını okuyacaktım ben ya kaç sene evvel. Hatta satın
almış olmalıyım o kitabı, nasıl unuttum yahu. Bir saniye bakınayım kitaplığa… Cık!
Almamışım. Paul Auster canım, tanımadınız mı? Hani başbakan’ın azarladığı pol
ostır abi. Gene mi cıkk! Eh, ne diyeyim ben o zaman size. Benimde bilmediğim
duymadığım bir dünya isim vardır böyle, takmayın. Bulabilirsem şu Veronica’nın
videosunu paylaşayım alta, sinemaya da uyarlanmıştı. Cuma… Uyumam ben bu gece
ama saçmalayıp durmaktansa yazıyı noktalamalı artık. Sevgiler…
bu tanıtım gayet şık olmuş :)
YanıtlaSilTeşekkür ederim,beğenmene sevindim :)
YanıtlaSil