Doksanlı yılların başında ülkemize o yıllar topyekün göç
eden Bulgar kökenli vatandaşlarımız semt pazarlarının sonunda tezgah açmaya
başlamışlardı.Patates soğan satmak yerine birbirinden ilginç kullanılmış veya
eksantrik şeyler satıyorlardı.Sanki oradan gelirken bavulunda getirdikleri
şeylerdi bunlar.İşte o zaman görmüştüm bu ilginç dürbüne benzeyen
oyuncağı,çokta ucuzdu .Annemden parayı kaptığım gibi gidip satın almıştım.Arka
bahçemizde ayva ağacına kurduğum salıncakta sırt üstü yatarak sallanırken bir
yandan gözümü dürbüne dayayıp hayallere dalıyordum.Sağa sola her çevirişimde
binlerce kombinasyonlu farklı şekiller çıkyordu.Neden sonra kaybetmişim bu
oyuncağı-oyuncak demek ne kadar doğru bilmiyorum- kaç zamandır da adını anımsamaya
çalışıyordum.Arkadaşlarımda bırakın adını neden bahsettiğimi bile
anlamıyorlardı.Hani oğlum dürbün gibi bi şey lan.Her çevirişinde prizmatik
geometrik şekiller falan çıkardı karşına,Hatırlasana lannn…
Neyse an itibariyle buldum adını google sayesinde,sıra geldi
kırtasiyelerde oyuncakçılarda aramaya.Aynı heyecanı ilüzyonu eskisi gibi verir
mi bilmiyorum ama tekrar gözüme dayayıp hayallere dalacağım günü iple
çekiyorum :) Edip Cansever'in dediği gibi : "Gökyüzü gibi şu çocukluk hiçbir yere gitmiyor"
toyzshop larda var :)
YanıtlaSilEn kısa zamanda gidip alacağım ;) yeni işinde hayırlı olsun,başarılar dilerim :)
YanıtlaSil