Daha dün çocuktum, rengârenk misketlerim vardı. Rüzgâra
karşı delice koşardım kırmızı renkli uçurtmamı taa güneşe kadar yükseltebilmek için.
Makarama bağlı ipin sonuna geldiğimde bir ağaca bağlayıp sırt üstü çimenlere
uzanarak masmavi gökyüzünde bulutlarla dans edişini izlerdim uçurtmamım.
Masmaviydi o zamanlar gökyüzü. Geleceği düşler sabırsızlıkla büyümeyi beklerdim.
Neden sonra büyüdüm işte… Şimdi gökyüzüne bakınca eskisi gibi
heyecanlandırmıyor beni ve mavisi bir başka mavi sanki. Yanlış anlamayın
geçmişe, çocukluğa falan değil özlemim. Sartre’ın dediği gibi: Geçmişi değil ama
geçmişimde hayalini kurduğum o geleceği özlüyorum.
Sartre'ın bu cümlesi ilk okuduğumda alıp duvara çarpmıştı sanki beni.
YanıtlaSilBende de aynı etkiyi yaratmıştı :)
YanıtlaSiltamda kafkayla ilgili bir yazı yazmışken blogunun adının dikkatimi çekmesiyle geldim buraya.sevgiler...
YanıtlaSilTeşekkür ederim :)bende sayfanıza hemen gidip yazıyı merakla okuyacağım.Sadece adı değil baştan aşağı kafka'yla alakalı.
YanıtlaSilZor zamanlarımda ona buradan mektuplar yazıyorum :)