‘Güzel şeyler olacak’ demişti
birisi; bilakis kötü şeyler oluyor. Kötü… Bazı şeylerin ayırtına ise çok geç
varıldı ve maalesef o da yarım yamalak. Ta en başından, tehlikeyi gören ufak
azınlık ise… Azınlıktı işte.
Ne zamandır
blogu kapatmayı düşündüğümü bilen bilir. Çünkü sözün bittiği yerdeyiz.
Sığınabileceğim tek liman bilim kaldı. Güzelim, canım bilim. O halde kapatmak
yerine sosyoloji bilimine sığınarak, fazla yorum getirmeyerek konuya hâkim
olabildiğim kadarıyla ve fırsat buldukça bir şeyler anlatmaya çalışacağım. Ne
anlayacağınız ve nasıl yorumlayıp hayatınıza uygulayacağınız sizin probleminiz
diyerek ilk konumuza geçelim.
Yukarıda iki kart görüyorsunuz.
Solda tek olan çizgi, sağda bulunan üç çizgiden hangisiyle aynı boydadır?
Sanırım cevabı hemen buldunuz. Elbette c çizgisiyle yani en sağdaki ile aynı
boyda. Peki diyelim beş altı kişiyle bir odadasınız ve hepsi bariz şekilde
sizin tam aksiniz yanıt veriyor. Sizce bu durumda davranışınız nasıl olacak.
Gözlerinize mi güveneceksiniz yoksa gruba uyma eğilimimi göstereceksiniz?
1950’li yıllarda Asch normatif
sosyal etkinin gücünü ölçmek için böyle bir deneye başvurur. Çalışmaya
katılanları gruplar halinde test edeceğini söyler ama aslında her grupta
yalnızca bir gerçek denek vardır. Sözde gruplara 18 çift karttan oluşan
çizgileri eşleştirmelerini ister. 6’sında doğru cevabı verirler ama kalan
12’sinde bilerek yanlış cevabı verip deneği şaşkına çevirirler. Sonuç: Deneklerin
yüzde 77’si 12 hileli turdan en az birinde gruba uyarken yüzde 32 ise 7’sinden
fazlasına uyar. Başkalarının yargılarına
güvenmek bir yana sivrilmemek, göze batmamak adına gruba uyarlar. İnsan
sosyal bir hayvandır. Burada atlanmaması gereken diğer bir önemli
durum ise denek dışında bir kişi dahi gruba uymayıp doğru yanıtı verdiğinde
gerçek deneğin uymama ihtimalini önemli ölçüde artırmıştır. İşte ilgili video :
Sorulması gereken çokça soru var
değil mi. Yaptıklarımız, beğendiklerimiz, saçınızın stili, üzerinizdeki elbise,
tuttuğunuz parti, karşı cinste aradıklarınız, aldığınız kitap, izlediğiniz film
vs. Acaba ne kadarı bizim bilinçli tercihimiz. Sosyal etkiye bu denli açık
olmamız oldukça düşündürücü ama öte yandan kaçınılmaz. The Simpson adlı çizgi
dizide, ailenin zeka vaat eden kızı Lisa’ya biri sorar. “ Lisa ipod’unda hangi
şarkılar yüklü merak ettim. Lisa : “Elbette medyanın ve toplumun biz çocuklara
dayattığı harika bir liste.” Benzer
şekilde dönemin harika dizisi Nip-Tuck’da güzelleşmek adına insanların ödediği
maddi ve manevi bedeller keskin bir şekilde irdelenmişti. 18 yaşın altında
çocukların bile bıçak altına yatması kaygı vericiydi. Dik göğüsler, kalkık
popolar veya altılı baklavalar… Acaba bundan çok değil iki üç asır önce
güzellik estetik anlayışı böylemiydi? Bir yandan sağlığımızı tehdit eden ama o enfes
güzellikteki gıdalar, öte yandan sen şiştin hadi şimdi zayıfla diyen sağlık
estetik uzmanları. He n’apsın çark bir şekilde dönecek, eh o da haklı be…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder