Nasılsa gece oluyordu her seferinde. Odasının kapısını
kilitliyordu evvela,ardından joy fm’i açıyor ve altmışlardan günümüze uzanan
slow parçalar eşliğinde ya bir kitap okuyor,ya güncesine yazıyor ya da güzel
bir kadın resmi çizmeye koyuluyordu. Sayılı sigaralarını içeceği vakitleri
ayarlamak durumundaydı elbette.Gecenin başında bir tane,uğraştığı şey her neyse
ortasında bir tane ve sonunda bir tane daha.Sabah kahvaltıdan sonraya da bir
tane kalıyorsa ne âla. Uykusuzluk çekmiyor,aksine uyumamak için
direniyordu.Keşke hep gece olsaydı ya da bir gece vakti ölse-hani bu gece olsa
fena olmaz- ne güzel olur diye düşünüyordu. Pencereden uzanıp havayı teneffüs
ediyordu her gece,ayla bakışıyordu.İşte koca İstanbul’u uyutmuş ve o tek başına
ayaktaydı,ne harika bir duygu. Korkacak,çekinecek hiçbir şey yok.Belki…belki de
söz konusu bir sabahta olmayacak,kim bilir. Eski bir parça kendini
hissettiriyor tam o sırada radyoda kendini. Geçmişten bir kare geliyor gözünün önüne, belki yitip giden sevgili,belki çocukluğu. Hangisi ağır basıyor
belirsiz.
Kim, kim bilebilirdi benim gibi Beyoğlu’nu,hanginiz
İstiklalde tek başına kalacak kadar geç vakte kaldınız diye böbürleniyordu
salakça. Hem de öyle çılgın tek bir gece değil,günler ve günlerce… Her
mevsiminde kaldırım taşlarına yatıp uzanmış sabaha doğru. Koca İstiklal’i bile
uyutuyordu. Gün artık ışımaya başladığında bilmem kaçıncı turunda caddenin, işte
emlakçı abiyle yüzleşiyordu. Bilmezsiniz siz, sabaha karşı beş buçuk altı gibi yola
koyulurdu bu abi,biz beyoğlunun çocuklarına oda kiralamaya kalkardı.En doğru
vakitti gülmeyin sakın.
İşte tam burada yıllarca çaldık,işte şurada uyukladım,işte
şu köşede sinyal yaptım.Sinyal mi ne ? boş verin :) Balıkçı pazarını dönünce
hemen sağdaki pastane açardı ilk önce, ilk müşterileri hep müzisyen.Bacaklarının
arasına,sandalyeye dayanmış enstrumanlar. İyi sabahlar diye gülümseyerek girerdi
Ati içeri bende hemen arkasından.Ne güzeldi iyi sabahlar demek,günaydınmış peh!
Abi gene 5 çay içene altıncı bedava di mi derdik.O da olur anlamında başını
sallardı,üç bardak çay atiye üç bardak bana. Siz nerede çalıyorsunuz diye
sorardı tarlabaşının çalgıcıları,biz sokak müzisyeniz derdik bir ağızdan ve
salakça bir gururla. Şu dönerciden satırı kapıp hani Beyoğlunda kaç kişiyi
haşamat eden meşhur yarı fantastik hikaye var ya..İşte,işte tam bizim yanımızda
olmuştu. Kaç yıl öncemiydi bu
anlattıklarım,ne bileyim çok oldu,çok :(
Yıllar sonra İstiklal’e uğramıştı bugün ve yanındaki herife
anlatmıştı bunları. Gerçekten ne kadar olmuştu,kaç yaşındaydı o vakitler.off!
neden anlatmıştı ki,hem övünecek şeyler miydi bunlar. Serserilik işte, nasıl
kaset kitap arakladıklarını bile anlatmıştı uzun uzadıya.Çalçene ben, kim bilir
ne düşündü hakkımda. Yaşlandım mı ne, yeniye dair bir anlatacağımda yok ki..ben
n’apayım. Bunları düşünürken, dönüp çizdiği kadına baktı.Off! ne güzel olmuştu,
hele o kalçası. Amannn kadın değil mi, hepsi aynı, uzak olsunlar benden.Hem
beceremiyorum ben, ne bir hovarda olabildim ne de bir sevgili.Benim kalemim
değilmiş demek ki,hem ne gereği var Allasen.
Geceyi seviyordu o, korkularını ancak böyle bastırıyordu. Ya
şimdi ? Artık kapıyı kilitlemek,İstanbul’u uyutmak,Beyoğlu’na beşiğinde ninni
okumak para etmiyordu. Şu çizdiği kadında bir resimdi en nihayet. Hem baksana,her seferinde sabah oluyordu işte,
beyhude çocuksu bir avuntuydu bu. Büyüyordu,akranlarından çokça geri kalsa da
büyüyordu.Bedeli çok ağırdı büyümenin,çok ağır. Bakmayın bir öykü gibi
anlattığıma,hepsi gerçeklerden ibaret ve bahsettiğim benim elbette.Bir üçüncü
kişi gibi bahsedecektim güya onu bile beceremedim. Yakında kış gelecek geceler
uzayacak,upuzun geceler.Ancak sabah bir gerçek ve artık harekete
geçmeli,korkularımla yüzleşmeliyim.
Sanki kitap okuyormuş hissine kapıldım, özellikle ilk paragrafta.. Sinyal kısmınıda es geçtim (:
YanıtlaSilşimdi durup burda annelik yapıp tavsiye vermeyeceğim o kesin de:)güzel yaşamışsın belli ki..
YanıtlaSilKırmızı;kitap gibi adamım ondandır :))
YanıtlaSilcoraline; ne çok tavsiyeye ihtiyacım var aslında :)hangimizin yok ki.. Güzel yaşamak ? bilmem, geçmişte kaldı çok şey..
YanıtlaSilKorkularımızla yüzleştiğimizde "yaşıyor" oluyoruz. Yüzleştiğiniz her şeyin bir çözümü vardır. Unutmayın.
YanıtlaSilEvet kesinlikle haklısınız,bense aksine bundan kaçınıp hep öteliyorum.Şimdi sizin sayfaya bir yol alalım bakalım :)
Sil