Bir hafta geçmiş bile… yeni aldığım karara göre şimdi bir
şeyler yazmam gerekiyor yani. Hmm! Mesela geçenlerde içeri alınan sözüm ona “gastecilere”
ve sızlanmalarına sadece acı acı gülüyorum. Bahsi uzatamayacak kadar yorgunum
zira.
DVD de beş günde beş aptal sapsal film izledim maalesef. Bazen
castingdeki yönetmen-oyuncu referansları da aldatıyor insanı. Şimdi benim
kaybolan yaklaşık on saatimi kim geriye verecek ? Gerçi bu filmlerle zamanı
tüketmeseydim yerine ne yapacaktım ki.
Muhtemelen geçen
yazlıkta yeni öğrendiğim ve artık müdavimi olduğum tavla oynayacaktım. Kaldı ki
hanede gerçek bir rakip olmadığından üstelik internetten oynayacaktım. Ama yine
de en azından bir sürü yabancıyla oynuyor dilimi geliştirme imkanı buluyorum
bir yandan. Mesela son rakibim bir fransızdı.Her zamanki gibi önce Fransız sinemasından
konuyu açsam da bir zaman sonra işi erkek muhabbetine getirip “sophie marceau
ne hoş hatun be hacı” kıvamına soktum elin fransızını. Sonra bir ara sayacak
aktirist bulamayınca Alain Delon ,Belmando falan dedim. İyi aktörler ama bence
onlar ırkçı diye cevap verdi. Nedenini öğrenemedim ama şaşırdım doğrusu. Midnight
in Paris’i izlemediği gibi Woody Allen’i ilk benden duydu,ilginç.Bende bunları
entel dantel sanırdım. Neyse bir kişi üzerinden gidip tüm Fransızları
yermeyelim öğrencisi olduğum sosyoloji bölümü buna ne diyordu yahu, grup algısı
yanılgısı ? cık! Başka bir şeydi,neydi yaa…
Geçen yazlıkta tavla ile birlikte yüzmeyi de öğrendim iyi
kötü, keşke onun müdavimi olsaydım. İşte gene nakit sorunu,kıçımın dibinde
olimpik havuzu var belediyenin ama bir saati 13 lira sanırım. Bunla üç paket
sigara alırım ben,deli mi bunlar ?
Bu tarz benim de ikizler en tarz kızları seçildi Türkiye’nin.
Hakan Akkaya’nın copy’si Kemal doğulu ve Nur yerlitaş’la ne geceler geçirdim
doğrusu.Hep dediğim gibi gün boyu Ulusal Kanalı izleyip,bir dünya gazete
okuyunca kafayı çizmemek için bir iki doz bunlardan almalı insan.Çok mağdur
kalırsam itiraf edeyim yeteniksizin Türkiye’ye bile bakıyorum bazen. Böylece
şükrediyorum Tanrıya, demek tek kafası gidik ben değilim,hatta sağlıklı bile
sayılırım.Bunu psikiyatrıma anlatmalıyım,bakalım ne diyecek ?
Vizelerim her zaman ki gibi çok iyi geçmiş. Gene onur
belgesi verirler sanırım, nereme sokacam bunları diyerekten böbürleneyim azcık.
Şimdi sosyolog mu olucam ben,vay anasını sayın seyirciler.hayır ne okuduğumu
soranlara sosyoloji diyince, çoğu o ne ki diyor ? Asla karşı tarafı tatminkar
bir cevap verebilmiş değilim. Tüm anlatımlarımdan sonra genelde yani psikolog
mu olacaksın diyorlar. He hacı piskolog olucam. Çoğu da ardından bir derdini
anlatmaya başlamaz mı…
İş bulmama ramak kaldı, bir kargoda kuryelik veya marketin
birinin balık reyonunda çalışmam olası seçenekler. Neyse birkaç ay çalışıp
biraz para yaparım bari. O değil de üstün başın balık kokar diyorlar. hem ben
ne anlarım balıktan. Yani şimdi ki gibi iyice yufka yüreğe bağlamadan evvel,
galata köprüsünde çok balık tuttum. Hatta oradan geçerken çoğunuz görmüştür
beni. Ama ona benzemez ki bu iş, ben tutar anne ayıklar falan durumları. Müşteri
palamut istedi diyelim ben nasıl onu kesicem ayıklayacağım falan.off! neyse
işte öyle. Bir dahakine dişe dokunur bir şeyler yazmak ümidiyle sağlıcakla
kalın.
sosyoloji keşke okusaydım dediğim üç bölümden biridir benim:)
YanıtlaSilTebrik ediyorum seni. Sen seviyor olduktan sonra, mesleğinin ne olduğunu kalabalıklar anlamasa da olur bence.
Teşekkürler Narda hanım.
YanıtlaSil