Yarın bir istisna iznimi Cuma değil
de, Perşembe günü kullanacağım. Yaklaşık 6 ay sonra psikiyatrımı tekrar ziyaret
etme vaktim geldi. Maşallah iyi sayılırım ama son iki hapım kaldı. Neye
benziyor biliyor musunuz (tiryakiler anlar)hani gecenin çok geç vakti son iki
dal sigaranız kaldığını fark edersiniz ve eliniz ayağınız birbirine karışır. Üşenmez,
soğuğa ve gecenin bilinmezliğine aldırmadan çıkar en yakın benzin istasyonundan
gidip sigarınızı alırsınız. Büyük ihtimalle de o iki dal sigara o gece yeter ve
yeni pakete hiç dokunmazsınız ama işte öyle bir duygu. Yarın odasına gene tedirgince
gireceğim, bana rahat oturmamı söyleyecek,sonra laptopunda benimle ilgili
bilgilere göz atacak ve şimdi nasıl hissettiğimi soracak. Öncesinde defalarca
hazırlandığım sözleri söylemek için ağzımı açtığımda farklı şeyler dökülecek
dilimden. Artık iyileştim diyeceğim, benden bir yüzdelik isteyecek. %60 desem
çok az %100 desem çok abartılı. %80 artık geçti diyeceğim ,sonra ama diyerek
kalan birkaç arazımı söyleyeceğim dayanamayıp. Hmm! Diyecek, gene yeni bir hap ismi
söyleyip bir de bunu deneyelim diyecek, ben deneme tahtasıyım ya anasını
satayım. Yok yok bu sefer sadece “ hocam haplarım bitti ondan geldim,bir reçete
yazar mısınız diyeceğim. Evet, böyle yapmalı. Asıl öncesi sorun, sıramı beklerken diğer
hastalarla yan yana oturuyorum da burada ne işim var benim diyorum doğrusu.
Dünya genelinde olduğu gibi burada da çoğunluk kadınlar, erkekler ya daha az
depresyona giriyor, ya da erkekliğine yediremeyip bir tıbbi müdahaleyi
reddediyor. Yani uzmanlar da böyle diyor. Bu arada benim doktor da biraz sıyrık
değilse bende bir şey bilmiyorum sayın okur. Hani bir metroya binseniz veya
benzeri kalabalık bir mekanda rastlasınız,hemen gözünüze çarpar. ay ne derdi
var bu adamcağızın acaba dersiniz,hani Karadeniz de gemileri batmış misali. Belki
de bu kadar dert tasa dinlemekten. Bu hayatta yapamayacağım ender mesleklerden
biri psikiyatrlık.
Yarın izin günüm ama ani aldığım
bir karar artık izin günleri dolaşmak yok, en azından vize ve finalleri verene
kadar. Zira işle beraber derslerime ayırdığım vakit oldukça azaldı. Belki bir
tiyatronun suaresine gidilebilir fırsat olursa. İşim yorucu değil ama pek keyif
alarak yaptığım bir iş olmadığından sıkılıyor, zihnen yoruluyorum. Gene de
nankörlük etmemeli en azından bir işte çalışıyor olmak için az dua etmemiştim. Boş
kalmak artık bir ıstırap olmuştu. Bu arada cnbc-e’yi açtım da şu anda başrolde
Jodie Foster’ın oynadığı şahane bir bilimkurgu olan Contact oynuyor. Defalarca izledim
ama bir defa daha bakılır doğrusu, yani sayın okur, yazı burada bitti demek
oluyor bu :) Sevgiler saygılar…
filmden bir replik : “Orada dört yüz milyar yıldız var. Sadece bizim galaksimizde. Eğer
bunların milyonda birinin gezegenleri olsa ve eğer bunların milyonda birinde
hayat olsa ve bunların milyonda birinde düşünsel hayat olsa orada milyonlarca
uygarlık olur. Eğer yoksa korkunç bir yer israfı demektir.”
Gene de bomboş bir yazı olmasın
hadi,size sevdiğim bir şarkıyla veda edeyim,Mehmet Güreli- Kimse bilmez
YanıtlaSilHiç bomboş bir yazı değil bence. Dolu dolu bir yazıydı. Öncelikle o samimi anlatımı en çok sevdim:)
Samimiyet...
YanıtlaSilha evet! o her daim mevcut :)