Pek mutlu bir insan değilimdir
ben, kötüsü bundan şikâyetçi falanda değilim. Zaten her dem muhalif ve kabarık
bir vicdana sahipse kişi aksi de beklenemez sanırım. İşte ömür geldi geçiyor ve ortalama
ömür yetmiş dersek nihayet yarası geçeli iki yıl oldu. Nihayet diyorum zira
asla tam anlamıyla yaşamayı beceremedim ben. Açması güç ve gereksiz,yaşasaydı beni
en iyi Tutunamayanlar’ın yazarı Oğuz Atay anlardı diyerek bu paragrafı
kapatıyorum.
Sartre’ı özledim,birden aklıma
geldi. Çocukluk arkadaşımın arabasıyla geçen sene Bebek’ten geçerken Levo canım ne çekti diye sorduğunu hala
anımsıyorum. Ne diye sorunca ketçap demişti. Canı ketçap çekenler ve Sartre’ı
özleyenler işte böyle garip bir dünyanın mensubuyum. Gün içinde normal diye addedilen o büyük
çoğunluğa uymak için ne zahmetler çektiğimi siz tahayyül edin. Nasıl olacak ki
zaten sizde onlardansınız. Doğruyum demeye çalışmıyorum aksine arızalı olan ben
olmalıyım ama laf aramızda seviyorum bu arızalı halimi,ben buyum. Yürürken
iddia ediyorum hepinizi sollarım beynim ise bundan iki kat daha
hızlı,dolayısıyla çok ve hızlı konuşuyorum,aksi mümkün mü. Bu da
rahatsız ediyor insanları,ukala diye anılmaktan bıktım. Artık çoğu soruya
bilmiyorum cevabı veriyorum bu yüzden, hele bir tartışma söz konusuysa kaybeden
hep ben oluyorum,zira karşımdaki ile tartışacak gücüm yok. Dilimi en basit hale
getirmem lazım ve bu çok yorucu. Binlerce terminolojik kelime bilmek ama hiç
birini kullanamamak… bu paragrafta burada sonlansın.
Beyoğlu,ah Beyoğlu… ikidir
kayboluyorum Beyoğlu'nda, hele geçen Halep pasajını bile bulamadım. Ama sebebini
nihayet çözdüm,tanıdık yüzler arıyorum,tanıdık sohbetlere kulak misafiri olmak
istiyorum,tanıdık eylemler görmeye çalışıyorum, kendimi arıyorum, beni
zamanında buraya çeken şeyleri ve tüm bunları ararken bu kayboluşun içinde
fiziki mekanları kaybetmek kaçınılmaz oluyor bence. Eskiden yanı başımdan çocukluğum geçiverirdi
ansızın,tuhaf bir melankoliye gark olurdum. Şimdi yanımdan geçiveren çocuklar
çok yabancı. Son Gülgün Feyman geçti yanımdan,ne kısa boyu varmış ve ne
yaşlanmış meğerse. Sanki o da kaybolmuş gibiydi oysa Ulusal Kanal az
ilerideydi. Gözlerindeki şaşkınlığı görmemek imkansızdı,her yere ve sanki hiçbir
yere bakıyor gibiydi. Meydana çıktım oh ne güzel beton dökmüşler bir dönümlük
alana mis gibi olmuş. Dayanamadım ve en yakın seanstaki filme girdim hem
tesadüf bir bilimkurguydu. Komik ama bilimkurgu filmler daha bir gerçek gelmeye
başladı gözüme. Son zamanlarda hiç olmadığı kadar gökyüzüne bakıyor bu tarz
filmler izliyorum. Bizden medeti kesmiş olmalıyım,uzaydan gelecek dostlar el
uzatmalı artık ve kendimize gelmeliyiz. Ah! Film “ghost in the shell” di,izlemeyin
vasat bir bilimkurgu. Ama geçen hafta evde izlediğim Arrival ise interstellar
kadar olmasa da sağlam bir filmdi. Bu paragrafta burada bitsin.
İş yerimde can sıkıcı şeyler
oluyor her zamanki gibi ve gene çalışan kaynaklı. Geçen yaz şu elim kazayı
yaşamasaydım bir metal sanat atölyesi açacağımı söylemiştim. Bunu bu yaz
denemeyi düşünüyorum,çok az olan birikimimin bir kısmını riske atma zamanı
geldi. Bahtım açık olursa belki sonrasında işi bırakıp sadece bu işe
yönelirim,hani çorbam kaynasın yeter. Sonrasında ise bu konsepti alıp Ege
kıyısında bir şehre taşırım,kim bilir. işte öyle,daha çok yazacak şey var ama
biraz aptal aptal tv ekranına bakıp uyuya kalmayı umuyorum. Zira gece 11’de eve
geliyorum,böyle aptal sapsal anlara ihtiyacım oluyor. Her şeye rağmen biliyorum
ki her gün bir hediye ve bunun için Tanrı’ya her sabah şükrediyorum. Huzur olsun,sağlık
olsun geriye kalan her şey hikaye. Sevgiyle kalın,bana benzemeyin aldığınız
kitapları okuyun,yoksa arkanızdan ağlarlar :) bybye…
https://www.youtube.com/watch?v=eijz1hSj9u0
önümüzdeki yazının konusu bu video ;)
Tam çıkıyordum neyseki dönüp bir son turları atmışım, yorumsuz da bırakmayım dedim :) İkinci paragrafı genişletip ukala diyenlere her gün bir doz vermeyi öneriyorum, zaten anlamazlar daha iyi olur. Bir de son paragrafı alıp ilk cümleye 'mutsuzluk mu pehh, al bu da sana kanıt' diye gösterdik mi tamamdır bence..
YanıtlaSilEyvallah şef;)
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilKendini bir sonraki satırda ne de güzel yalanlıyorsun.. mutsuz olduğuna inanmıyorum böyle seçkin özlemleri, beklentileri olan birinin.. bu cümle böyle bitsin. :P
YanıtlaSilGülgün Feyman' ın o hayretli hali botokstandır canım.. bu cümle de böyle bitsin.
Ege' ye al gel tabii işi gücü.. yaşam burda daha rahat. eh bu cümle de böyle bitsin :) Sevgiler :)
Mutluyum ve mutsuzum diye bir şey yok ki anlar vardır.mutlu anlar,mutsuz anlar...hepsi insan için :) sen diyorsan haklısındır ablacım,hayat tecrüben benden çook daha fazla.Sevindim mutlu olduğuma :))
YanıtlaSilDemek botoks yapma yahu hahaa ha :)
Kız ne çok istiyorum aslında oralara yerleşmeyi Eh yerimde var gari sayende :) du bakalım bu yaz misafir gelicem ya nasip olursa,ikna yeteneğine bağlı her şey :) sevgiler ...
sen hele bi gel, egece dilini öğretirim sana :))
YanıtlaSilDil değil cık! şive hiç değil. Ağız denir ona,ege ağzı abla ;))
YanıtlaSilKusura bakma İstanbul şivesinden vazgeçmem. Evet bu şive:) off anlatması uzun haklıyım işte ;)