Ne kötü,
anlatacaklarım sona erdi. Belki de sebebi her akşam köşedeki çay ocağında benim
yolumu gözleyen gençler olabilir. Pazartesi göbekli tepeyi ve insanoğlunun
neden sonra yerleşik hayata geçtiğini ve bunu bu güne dek neden muhafaza ettiğini,
dün Hz. İsa’nın doğumu ve evrende yalnız mıyız sorusunu ve bu gece kültür
emperyalizmini, pir sultan Abdal’ı konuştuk. Daha doğrusu her zamanki gibi ben
konuştum onlar dinledi. Sayelerinde her gece orgazm olup evime dönüyorum. Onları
düşünmeye teşvik etmek, ezberlerini bozmak müthiş keyif verici. Son zamanlarda
hazırlıklı gelmeye başladı veletler, soruları ve argümanlarını hazırlıyorlar aksi
istikamette oldukları konuda. Bu beyhude çabaları daha da keyiflendiriyor
esasen. Yazmayla kıyaslandığında konuşmacı Levent’in daha başarılı olduğu
muhakkak. Sebebi ise düşüncemin hızına klavye kullanan parmaklarım yetişemiyor,
ama dilim bu konuda oldukça eğitimli. Diksiyon kursuna çok hızlı konuştuğum
için başvurmuştum zamanında. Sonunda hoca da aynı kanıya varmıştı, dilim
düşüncelerimin hızına yetişemiyordu, hele ki kişi sizin kadar bilgiliyse diye
ekleyerek ne yalan söyleyeyim gururumu okşamıştı. Gerçi sıkça duyduğum bir
şeydir bu ama bunu söyleyen oldukça entelektüel ve üstüne çok seksi bir hatun
olunca daha hoş oldu doğrusu. Lakin gene hızımı alamamış olmalıyım ki işte gene
karşınızdayım. Çok eskiler yukarıda örnek verdiğim konularda yazılarımı
okumuştur zamanında ama son bir yıldır takipçilerim şu anda olduğu gibi laf
salatasından başkasına maruz kalmıyor ve doğrusu neden takip ediyorlar pek emin
değilim.
Neyse
bu çok ayıp olmaya başladı, biraz kendimi affettireyim. Duygu haritası denen
şeyi duydunuz mu sayın okur. Sanatın hemen her alanında neredeyse kullanılmaya
başlandı. Sadece sanatla da sınırlı kalsa keşke, siyasi söylemlerde buna değişik
biçimlerde de olsa maruz kalıyoruz. Örnekse sahilde otururken yanınızdan son
model arabasıyla geçen bir hadsiz son ses bir şarkı dinliyor ve şaşkınlıkla
fark ediyorsunuz ki sözleri falan biliyorsunuz, zaten melodi hiç yabancı
gelmiyor. Artık gelişen bilim insanın duygu haritasını ultraviyole ortamda
gözlemleyebiliyor. Hangi notanın hangi sözün hangi duygunuzu hareketlendirdiği
kabak gibi gözüküyor. Ve bazılarına göre özellikle bu tarz yapılan müzikler siz
dinledikten sonra en az on beş dakika kadar doğru düşünebilme ve karar verme
yetinizi sekteye uğrattığını iddia ediyor. Örnekse şu apaçi müziği denilen şey
hangimizi bir yerden de olsa etkilemedi ki? İlk tavuklarla başlamışlardı buna,
bazı notalarla günde iki kez yumurta almayı başarmışlardı. He bizde kuş beyinlilerden
azcık farklı olduğumuz için çok zor olmadı başarmaları. Özellikle alışveriş
merkezlerinde neredeyse aynı tarz müziklerin çaldığını fark etmediniz mi. Bir kulak
karıştırıcısı almaya gidiyor ve dönüşte aldıklarınız arabanızın bagajına bile
sığmıyor. Neydi şu geçen seçimde iktidarın çaldığı şarkı dombe ne ? işte onun
gibi. Misal koca yazıda hiç “g” harfini kullanmadım fark ettiniz mi hep aynı
yöntem işte ;)
ÖZÜR MAHİYETİNDE
BONUS :
Bonusu sevdim :) hayatın her anında dinlemeye, öğrenmeye, anlatmaya ihtiyacımız var ki zannımca çoğu zaman anlatmak yazmaktan daha zor. Zoru başarıyosunuz demek ki ne hoş :)
YanıtlaSilBonus olmasa sonunda geçen üç dakka için eminim küfür ederdiniz :))
YanıtlaSil