31 Temmuz 2012 Salı

Yılkıya bırakılmış atlar gibiydik..


Yazılarım sıklaştıkça kötüleşmeye başladı; farkındayım. Bunda takip ettiğim blogların etkisi oldukça fazla. Hemen hepsi entelektüel ,kaliteli insanlar, ele aldıkları konular bunun en büyük göstergesi. Kendimi bi halt zannederdim ama gittikçe küçülmeye başladım.Ne de güzel oluyor inanın.

Dün arkadaşıma anlattıklarımı sizle paylaşayım.

 “Çok rahat yaftalıyoruz insanları,önyargılarımız çok fazla.Oğlum yıllardır radyo 3’ü dinlerim ben. Sen tiyatrolara yapılan bürokratik baskıyı,katli duydun basından, sadece bunla kalsa uzun zamandır Radyo 3’e ket vuruluyor. Önce bir bakan çıktı dedi ki; halkımız caz müzik olsun,klasik müzik olsun dinlemiyor,o sebeple bu radyonun yayınları kısaltılacak.Ve ardından yurdun genelinde yayın yapan radyo 3’ün atıyorum Gazi Antep ,Van,Trabzon gibi yerlerdeki frekansı başka radyolara devredildi. Neyse konumuza dönelim.Abicim mesela Mozart’ın bir eseri çalardı radyoda yıllar öncesi ve telefonla ilk bağlanan kişiye mutevazı bir hediye verilirdi soruyu bilirse,çoğunlukla bir kitap.

Şahit olduğum bir telefon konuşması:
Alo buyurun radyo 3’tesiniz. Kimle konuşuyorum.
Merhaba ben Ayşe falanca
Ayşe hanım ne işle meşgulsunuz ve nereden arıyorsunuz?
Ev hanımıyım, Sivas’ın bir köyünde yaşıyorum,çoluk çocuk uğraşıyoruz işte.
Peki Ayşe hanım çalan eser Mozart’ın hangi eseri biliyor musunuz?
Hmm sanırım çalan Mozart’ın 1 nolu keman konçertosu’ydu.
Bildiniz hanfendi,bizden Sartre’ın Bulantı isimli bir romanını kazandınız.

Ulan kafamı buluyorlar bizle olmuştum oğlum.Bende yıllardır dinlerim ama ne senfoni numarasını bilirim ne de kimin icrası olduğunu, belki çaykovski’nin birkaç eseri. Ama hayır dostum,bu ülkede böyle insanlar var,az da değil belki sayıları.Anadolu’nun filanca köyündeki çoban Ali neden okumamış olsun Kafka’yı, neden gündemle alakadar olmasın.Aytmatov’un neredeyse tüm kitaplarını okudum.Onda da aynı şaşkınlığı yaşıyordum.Mesela yılkıya bırakılmış atlara çobanlık eden bir köylü- ki vaktinin çoğu bir dağın en zirvesinde geçer- siyasetle oldukça alakadar ve bilinçliydi.Ülkesinin gerçeklerinin farkındaydı ve gerektikçe kente iniyordu. Mesela Leyla Müldür’ün bir programı vardı yıllar önce TRT2’de.O yıllar trt 2 bir kültür sanat kanalıydı. Şimdiki gibi iktidara biat etmiyordu. Atilla Dorsay’ın Rekin Teksoy’un sinema üzerine programları vardı.Hani zor bulunan filmlerdi.Rekin ağbi bizzat mesela Çek bir yönetmen’den araya bir sürü aracı sokarak filminin kopyasını isterdi.Ülkemiz sinemalarında yer bulmamış filmler,izledin izledin yoksa bir daha tüm ömür göremezsin.İnternette de bulamayacaksın emin ol,ne şanslıydım kendi adıma. Şevket Uğurluer hafif batı müziğinden örnekler verirdi.Şimdi 80’lerinde sanırım, hâlâ bir takım Hotel lobilerinde çalıyor.Yerini ne mi aldı,Ümit Besen’le anılarla müzik.Hayır,aşağı görmüyorum ama…

Neyse Leyla Müldür diyordum,kadın gezi programı gibi bir şey yapmıştı.Filanca köye gidiyor ve kahvede çayını yudumlayan Mehmet amcaya şöyle bir soru soruyordu : ‘ Dostoyevski’nin yazarlığı hakkında ne düşünüyorsunuz’ ulan ne yapıyor bu kadın diyordum kendi kendime.(Belki Leyla Müldür değil de başka bir şairdir yanlışsa affola) Sonra n’oldu biliyor musun dostum zamanla cevaplar almaya başladı.Ali dayıdan,bakla ayıklayan Fatma teyzeden falan. Evet, o kadın aşağı görmek bir yana karşısındaki muhatabının bunu bilemeyeceğini düşünmüyordu, ya da bilmesi gerektiğini düşünüyordu.Bir şehir züppeliği, bir ukala tavırı hak görmüyordu üzerinde. Gelelim takip ettiğim bloglara; “-  levo senin bloğun mu var,versene adresini” “yok aga tanıdıklarımdan gizliyorum zamanında fazlaca afişe ettim kendimle ilgili şeyleri.” Neyse baktım, incik boncuk dizen ,ördüğü hırkayı paylaşan yemek tarifi veren o kadınların bir çoğu arada Sartre,Puşkin veya İngmar bergman’dan,Paganini’den bahsediyor. Anlatabiliyor muyum. Çoğu beni takip etmesine rağmen ben takip etmezdim onları,ancak beni okuma listelerine koymalarından anlamalıydım.Bu arada nedense okurların sanırım hepsi karşı cinsten,kötü mü hissetmeliyim bilmiyorum.Kendimi Ahmet Altan,Cezmi Ersöz falan gibi hissettim.(pek sevmem bu adamları)İlk gençliğimde kızlar bunları okurdu.Şimdilerde Elif Shaphak denilen yazarı okuyorlar ya neyse..( taşlanıcam şimdi,Elif Şafak’a laf ettik ) Nerden girmiştim bu konuya dostum,uff! Yaşlanıyorum ben.Çenesi düşük ihtiyarlara döndüm,hem de konunun kıçını başını birbirine bağlayamayan”

Ben olsam beni okumazdım sayın okur,mimlemek ,ödül vermek falan gibi aptalca şeyler var bu blog aleminde.Ben daha önce yaptığım ve şu yukarıda bahsettiğim okunası bloglardan bahsedeyim.Geçen sefer gibi linklerini vermeyeceğim.İzin almadan paylaşmak ayıp oluyor sanki ve liste kabarık bunla uğraşamam şimdi. İsimden aratın gogulda karşınıza çıkar.Bu arada en favori bloglarımın nedense en fazla 3-5 okuyanı var, zaten görünen o ki sen takip etmeden kimse seni takip etmiyor.Yorumlarda öyle,şu 3-5 okuru olan bloglar sağolsunlar bu riyaya düşüp beni izlemiyor,hatta yaptığım yorumları yanıtlamıyor bile.Cool adamlar canım :) hemcinsim olabilir bak onlar emin değilim.Neyse işte liste,ah! Bu arada cidden bir süre yazmasam iyi mi olacak ne, ya da yazayım da kimse okumasın.Okumayın be vallah,gittikçe saçmalar oldum.Ben yaza durayım,siz bir iki ay sonra falan bi uğrayın,anca düzelirim bence.Hadi Levoo ver şu listeyi,ay çenene…

7.oda – sanırım herkesin bildiği sağlam blog,sık yazmaz ama özenli ve bahsettiği konuya hakimdir.Cafe-melange- iki bloğu var bildiğim,iyidir.Buraya hiç uğramayanlardandır kendisi :) resimnotları – az güncellenen faydalı bir blog,yeni keşfettiklerimden.sanırım okuma listesinde değilim.Olsun saygı ve selamlar…Asla olmadığımın aynısı – bu bloga yeni eklendim ama fena değil gibi,takipçisi olacağım.atlasın yükü- bu da yenilerden,o da beni izlemiyor yanılmıyorsam,ayrıca sevdim :)  bir vizörün arkasından – bu abi çook az yazıyor izleyen bi benmiydim bilemedim şimdi,keşke yazsa dediğim bloglardan. Bendenbenkim – yakında yayın hayatına son vereceğini söylemişti,umarım devam eder. Delimine – yakında bir milyon takipçisi olacağını sandığım blog.Eski-tas- ooo! Bu abiyi yeni tanıdım,belki kadın ne bileyim. Çok iyi bence, ama yorum falan bile yapmak yasak,o derece yani. Ezvelez- benim gibi vudi ellın hayranı olduğundan sevdiğim cici blog :)Ostobus – iyiydi bu,hem hemşehrimdi yanlış anımsamıyorsam,sinemadan falan yazar,iyidir.ancak yazmaz oldu. hayal kahvem- bir şey yazmaya gerek yok,beni okuyan herkes zaten sanırım kendisine ekli :)çiçeklendim – iyiydi bu yazmaz oldu derken,şimdi baktım bir post girmiş,yazı bitsin okuyacağım ;) kahve-molası – hani el atsa sağlam yazılar çıkacak olan blog,listenize alın bence. Kitaplar ve notlar – çok fazla takip ettiğim kitap blogu var,bunu yeni ekledim.Sanırım pişman olmayacağım.kırmızı ruh – vallah ben seviyorum yazılarını,sizi bilemem :)

Üfff! Ne kalaba liste bu yahu bir sigara molası verelim.eveeet nerde kaldık ;

Kıyıyavuranhayaller- bak bu da iyi olacak gibi,hem takip ediyom diye takip etmeye kalkmadı beni :)Lafanino- iyidir,candır vs. :) laylaydylay – bu blogu sıkı takip edeceğim gibi. Muradımaerdim- uzun zamandır yazmıyordu,şimdi öğrendim bir sıkıntısı varmış,Allah yardımcıları olsun.nezle likarga- ayda bir yazıyor sanırım,ama iyi blog.onemovieonebook- okuyanı azdır, kendiside yazmaz,yazsa n’olur sanki :( pelin-pembesi- yoksa hâlâ takibe başlamadınız mı ? her nasılsa izleyici kısmında görünmez oldu,ama hâlâ okuyor sağolsun :) hep izleyeceğim bloglardan biri olacak kendileri.soru işaretlerim – ben yeni izlemeye başladım,bence izleyin ısrarla tavsiye olunur.the- melpomene- kitaplar üzerine yol gösteren,blog dünyasına dalmama sebep olmuştu kendileri,kırmızı’da aynısını demişti :) paralamadefteri- sevgili coraline’in bloğu,okuyun derim.Bu günlerde vakti de bol sanırım,sıkça yazıyor :)vee alfabenin son harfi, zefiryazin-  iki üç takipçisi var,biride benim :)

Ha birde fark ettiğim birkaç blog var,sayfalarının sağında solunda blog listelerinde görüyorum kendimi sağolsunlar.İzliyorlarsa da şu gizli izleme şeyi var ya(her neyse) onu yapıyor olmalılar.en çok sizi seviyorum ama takip etmiyorum :) Haa! Son olarak istesemde izleyemediklerim var,benim listemdeler.İzleyememe sebebim profillerine tıklayınca sayfalarının linkini göremiyorum.bu  sorun bende de vardı arkadaşlar.Yorum yaparsanız oradan blogunuza ulaşılıyor- ki siz daha yapmadınız- ama benim takipçiler penceremde resminize tıklayınca sayfanız gözükmüyor.eğer okuyorsanız bu yazıyı ve bu adam neden beni okumuyor diyorsanız sebebi bu.Sanırım yazmayacağım mı artık ne,sanki son sözlerimi eder gibi oldum :) yukarıda Aytmatov, yılkıya bırakılan atlar falan dedik ya,aklıma geldi işte :)

Avara
anımsıyor musun?
bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlar
ısmarlama serserilikler yaşardık
kimseden bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz bir Amerika vardı
herkesin bir Amerikası vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi Amerikasını aradı

kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dunyanın bütün limanları
önümüzde sessizce uzardı

biterdi plak, disk boşa dönerdi.
düşlerimiz çarpıp geri dönen sulardı şimdi
 böyle zamanlarda ilk sözü söylemekten kaçınırdı herkes
 sonra biri usulca kalkar,
herkese çay koyardı
anımsıyor musun?

vahşi siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdıramadığımız düşlerimiz kadar
aşık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi.
her şey kanatır, her şey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyuyamayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralar umar
apansız yolculuklara çıkardık

uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzalıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün pencersinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencerelere, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiceklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?

ahh o gece yolculukları
bir başka kentte, bir başka insan olmanın umutları
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler,
terk edenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler

vahşi, siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi Amerikaya
kendi Amerikası da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı
rüzgar aldı
zaman aldı
o vahşi siyah atları
herşey o eski rüya da kaldı

çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldukleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki sen anımsıyor musun?

Murathan Mungan

13 yorum:

  1. Aman pek bi sevindirik oldum sözlerine Levent :))
    öncelikle sabahın bu vakti hiiiççç iltifat edesim yok. Bu yazıyı okuyan hüsn-ü kuruntuyla o giriş cümlesini yazdığını zaten anlayacaktır. Ben yazılarını keyifle ve merakla okuyorum. Gelelim Ayşe teyze ile çoban bilmem kime....Büyük şehirlerde insanları oyalayacak çok şey, çok yer var. Herşeyden önemlisi de, insanların korumak ,hatta bir adım daha ileri taşımak zorunda oldukları bir de hayat standartları..Para kazanma, kazandığı parayı da bir güzel harcama telaşı içindeki insan zahirini hale, yola koyarken sanırım derunundaki boşluğu birazcık es geçiyor. Bilmem ne marka ayakkabı, falanca firmanın saati, ederi bilmem kaç lira bluz, çanta..... Saygınlığın ölçüsü beynin içinden çok cüzdanın içindeki ve bunun dışa yansıması oluyor anlıyacağın... Ama köydeki, kasabadaki, taşradaki insanın tek eğlencesi öğrenmek... Okuyarak, dinleyerek, izleyerek....Yıllar önce birini tanımıştım. Van'ın bir ilçesinde berber... Evet bildiğin berber, kuaför falan da değil :)) Ama ben bu adamdaki okuma aşkını, okuduklarını sentezlemedeki başarıyı,donanımı, hayata bakış açısını değme ünv. mezunlarında görmedim...İnsanlar yaşadıkları yer ve konum itibariyle çok şaşırtabiliyorlar... Yaaa senin dediğin gibi ben yorum blog diye bişeyler açayım bari, benim de çenem düştü. Yeter bu kadar deyip noktayı koyuyorum...İyi ki varsın Levent :))

    YanıtlaSil
  2. bu aralar çok fazla blogcu hezeyanları yaşıyorsun..bırak milleti sana ne.sen kendine bak.bak ortalıkta bir sürü doğum, bebek,anne vırt zırt fotografçısı organik anneler var bir onlara bak bir de bana,dert mi peki, değil.ben ölünce kızım açsın okusun diye yazıyorum ben,sen niye yazıyorsun?o önemli.takipçiye oynayan,kocasından aşkitom diye bahseden,organik sabuna 15 tl veren bir kadın değilim,evet.o yüzden takip etmeyebilirler,kendileri bilirler.bize ne,di mi:)

    YanıtlaSil
  3. “İstediğimi istediğim kadar söyleyeyim, insanın neden yazdığını ve nasıl olup da yazmadığını hiç bulamayacağım.” (Marguerite Duras)
    Sevgiler her ikinize de :)

    YanıtlaSil
  4. "halkımız caz müzik olsun,klasik müzik olsun dinlemiyor,o sebeple bu radyonun yayınları kısaltılacak." size ne ya ne dinlersek bunun seçimi sizi kararınızla mı olacak.!..yakında resim sergilerine de aynı şeyleri söyler bunlar sergi de neyin nesi derler mi derler..:/

    YanıtlaSil
  5. Resim sergileri de aldı nasibini maalesef,hatırlasanıza; Cihangir'de geçen yaz bir resim sergisinin galası basılıp,sanatçılar darp edilmedi mi,ya nü resimler çizin bir kadının resimlerinin mahrem yerleri kapatılmadı mı ? Cwrm vatandaş olarak yapmamız gereken çok şey var,çok.. :(

    YanıtlaSil
  6. EVET YAAA!CİNLERİM TEPEME ÇIKMIŞTI CİHANGİR OLAYINDA!:/

    YanıtlaSil
  7. ah şu yazı :)
    gördüm ve pek mutlu oldum :)

    açıkçası görmüştüm bi kaç bloggerın ismini verdiğinizi ama kendi ismimin olacağını hiç düşünmemiştim.. duygulandım mı ne ya eheh :D

    YanıtlaSil
  8. Mim'in ne işe yaradığını pek çözemedim ben.Blogun reklamını yapmak,o kişiyi tanımak arzusu? vallah bilemedim.Bu mimlemekden daha anlamlı gelir hep bana,arada yazarım bahsederim böyle sevdiğim blogları,çoğu benden çoook iyidir.

    YanıtlaSil
  9. İnce dokunuşlarla çok güzel bir yazı olmuş.İzninizle face grubumda paylaşmak isterim.

    YanıtlaSil
  10. iyi paylaşıverin bari :) gerçi bilerek paylaşım butonu koymadım bloguma ama :) Grubun adını paylaşırsanız sevinirim,bende üyesi olurum belki :)

    YanıtlaSil
  11. TOPRAK DA AYAĞIMIZIN ALTINDA DURUR,AMA EN ÖNEMLİ CEVHERLER O MÜTEVAZİ ŞEYİN İÇİNDEN ÇIKAR..BAZI BLOGLARA BAKARKEN BEN DE ÇOK EZİK KALIYORUM AÇIKÇASI!EFENDİM,AYAKKABILAR,KEMAL TANCADAN,ÇANTA GUCCİ DEN VS..ÇOK ELİTİST BULUYORUM BAZILARINI,OLAMADIK GİTTİ ŞUNLAR GİBİ:)SEMT PAZARI VE ÇOCUK MAĞAZALARINDAN GİYİNMEK AYIP MIDIR BİLEMİYORUM!KADIN MİLLETİNİN ELBİSE ÇANTA PARFÜM TUTKUSU NE İLGİNÇTİR.AMA KABAHAT BİZİM Mİ,DAHA UFACIK KIZKEN HATIRLARIM,SÜREKLİ ANA BABA BUNA TEŞVİK EDERDİ,ELBİSENİ GÖSTER BAK TEYZELERE,AMAN DA TOKALARI NASIL KIZIMIN..FALAN DİYE BUGÜNLERİMİZİN TEMELİNİ TAA O ZAMANLARDAN ATTILAR:)ONDAN SEBEP ÇOK DA ELEŞTİREMİYORUM AMA DİN BÜYÜKLERİMİZİN SÖZLERİNİ OKUYUNCA İNSAN ÇOK ETKİLENİYOR,Kİ ASLINDA İNSANA İKİ CİHANDA NEYİN FAYDA VERECEĞİNİ ANLAR GİBİ OLUYORUM....HAZRETİ MEVLANA BUYURMUŞ Kİ,"DIŞINI SÜSLEME!İÇİNİ SÜSLE..DIŞINI SÜSLEYENİN,İÇİ HARAB OLMUŞTUR!"
    BAŞKA GÖNDERİNİZDEBAHSETTİĞİNİZ ANSİKLOPEDİK GÜNLÜKLERDEN BENDE DE VAR!BURADA HENÜZ İZLEMECİ,HENÜZ ACEMİYİM.YANİ BENİ ZİYARET ETMEYE ZAHMET BUYURMAYIN HENÜZ BİRŞEY YAYINLAMADIM.
    AMA YAKINDA MUTLAKA BENİM DE OLACAK BİR WEB GÜNLÜĞÜM.O ZAMAN BEKLERİM EFENDİM;)

    YanıtlaSil
  12. Bende pek eski sayılmam aslında.Ama büyük harflerle yorum bırakmanın bağırmak,öfkelenmek manalarına geldiğini biliyorum :) ya da hipermetrop'tur karşıda ki :)Günlüklere ve web günlüğüne gelince,dikkat ettiniz mi nerdeyse tüm bloggerlar kadınlardan oluşuyor,yanlış yerdemiyim yoksa :) yayın hayatınıza geçince haberdar edin mutlaka geleceğim efendim :)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...