Söylediğim gibi işe başlamakla
beraber her izin günüm de ki genelde hafta içi oluyor, mutlaka sanatsal bir
aktiviteye katılmaya çalışıyorum. Geçen Cuma’da ne zamandır ihmal ettiğim
tiyatroya gitmeye karar verdim. Bizim Avrupa yakasındaki salonlara seanslara
falan netten göz atarken en uygun “ Ateşli Sabır”a karar kıldım. Hani bilen
bilir 94 yılında “ il postino (postacı) adıyla sinemaya uyarlanmışlığı da
vardır. Zamanında, Veryansın adlı programda Nihat Genç ustanın, bu ülkenin
gençleri Allende’yi bilmek zorunda diyerek feveran ettiğini anımsıyorum.
Salvador Allende’yi ve Şili devrimini General Pinochet’i falan elbette
biliyordum ama bu oyun sayesinde daha fazlasını öğrenebilecektim. Zira büyük
şair Pablo Neruda’nın etrafında dönen ve bir postacı ile sevgilisini konu
edinen olayların içinde devrim ve sonrasında gelişen karşı devrime de tanık
oluyorsunuz. Üstelik Neruda’nın sorular kitabından sözlerde oyuna ustaca
serpiştirilmiş:
“ eğer ölürsem ve farkında
değilsem kime soracağım saati?” “ne bekliyor beni Kara Ada’da”
“kime sorabilirim bu dünyada ne
yapmaya geldiğimi?”
“ kaç soruya sahiptir bir kedi?”
“Doğru mudur hüznün kalın,
melankolinin ince olduğu?” gibi gibi…
Sevindirici ve şaşırtıcı olan o
soğuk ve karlı havaya rağmen oyunun geçen hafta gittiğim sinemadan daha çok
seyirciye sahip oluşuydu. Nerdeyse boş koltuk yoktu diyebilirim. Ayrıca şu çok
beklenen “Grinin elli Tonu” adlı filmde aynı gün vizyona girmesine rağmen. Ha! Unutmadan,
satışa çıktığı ilk gün hemen gidip duayen gazeteci Yılmaz Özdil’in “Beraber
Yürüttük Biz Bu Yollarda” kitabını aldım. Bir haftadır gece vardiyasında
olduğumdan ancak ilk 20-30 sayfasını okuyabildim ama şimdiden ısrarla size
tavsiye edebilirim. 17 Aralık ve sonrasında yaşanan süreç tüm detaylarıyla
incelikle işlenmiş tarihi bir belge olma niteliğinde, mutlaka alın okuyun,
okutun.
Kitaplar demişken, yeni bir bölüm
icat ettim bloğum için. Dolmuş, metrobüs ve tramvaylarda yurdum insanının
okuduğu kitapları not edip burada paylaşmaya karar verdim. Bakalım bu ay toplu
taşımalarda neler okunmuş. (uzun bir liste değil elbette) :
1.Camera Lucida Fotoğraf üzerine düşünceler-ROLAND BARTHES
2. Uzaktan
Aşk - Amin Maalouf
3. Çavdar tarlasında çocuklar-J.D. SALİNGER
4. Pertev bey'in üç kızı- MÜNEVVER AYAŞLI
5.Factotum-CHARLES BUKOWSKİ
Gene unutmadan BRT2’de Perşembe günleri
müthiş bir sinema programı başlamış. Bir zamanlar TRT2’de Rekin Teksoy’un
yaptığı gibi film öncesinde yaklaşık bir saat filmin yönetmeni oyuncuları falan
üzerinde konuşuluyor ve ardından gonk sesleriyle birlikte söz konusu film
başlıyor. Umarım uzun soluklu bir program olur zira beni çok heyecanlandırdı.
Buna da göz atmanızı tavsiye ederim. Hala bir internetim yok, o pürüzü de
halledeyim düzgün bir periyot tuttururum sanırım. Herkese iyi haftalar…