Geçen bir film izledim, çok şey
anlattı, düşündürdü, az da olsa umutlandırdı. Finalde 1974 yılında gözde olan, Yasemin
Kumral’ın o meşhur şarkısı çalmalıydı bence. “Yağmuru Durdurabilir misin.” ayrıca bu unuttuğum şarkıyı
hatırlatması da çok iyi oldu. Filmin
önermesi de buydu aslına bakarsanız.
“spoiler” denen şu saçmalığı
kafaya takanlardansanız, yaşınıza veriyorum bunu, takmayın. Zaten otuz yaş ve
üstü olanlar buna pek itibar etmez. Bizim zamanımızda film anlatmak denen bir
şey vardı gençler. Çünkü salondan kalktıysa, uzun yıllar seyretme imkânımız
olmayacağını bilirdik. Yoktu böyle internet falan. Eh, kalite filmlerde
genellikle pek gişe yapmadığından öyle VHS kaseti falanda düşmezdi piyasaya,
mecbur dinlemeliydiniz. Günümüzde de dert etmeyin, baştan aşağı filmin konusunu
öğrenseniz de, göreceksiniz anlatıcı ile sizin yorumunuz, aldıklarınız farklı
şeyler olacaktır. Evet… Bu ağabeyliği de yaptıktan sonra anlatmaya başlayalım.
1994 balkanlarda herhangi bir yer
diye başlıyor filmimiz, sanırım Kosova. Çok uzak olmayan bu geçmişte oralarda
neler yaşandığını, kardeşin kardeşe nasıl boğdurulduğunu zaten biliyorsunuz.
Zaman zaman ülkemizin de başına böyle bir musibet gelir mi acaba diye
kaygılanmıyor değiliz. Sırf bu yüzden bile izlenilesi bir film.
Bütün olayımız şu, savaştan
oldukça yara almış yerel halkın bölgedeki tek su kaynağı olan derince bir
kuyuya iri bir ceset atılır. Uluslararası bir yardım örgütü de kuyudan bu
cesedi çıkarmaya çalışır. Ne kadar zor bir görev olabilir ki, onlara lazım olan
sadece uzun, sağlam bir halattır. Ama söz konusu çevre BM yetkilileri ile
kuşatılmışsa bu hiç kolay bir iş değildir. Lanet ipi bulabilmek için, bir yığın
bürokratik engeli, yerli halkın haklı olarak yabancılara olan düşmanca tutumunu
yıkmaları gerekmektedir. Ekibin kendi aralarındaki iç çekişmeler ise çabasıdır.
İşte kısaca o yıllarda ki balkanların özeti, savaş içerisinde bir sürü savaş…
Film dram ile mizahı bir potada eritmeyi başardığı için pek sıkılacağınızı sanmıyorum. Ekip lideri
ve yardımıcısı yani Benicio del toro ile Tim robbins hayatlarının hatırı
sayılır bölümünü bu gibi yerlerde harcadıklarından ölümler, kan, insanlığın
karanlık yüzü vs. haliyle onları pek etkilemez. Ki bu kanıksanmışlık dehşet
verici değil midir? Henüz ilk görevini yapan kadın karakter ise bu tek bir
günde belki de hayatı boyunca unutamayacağı, hazmedemeyeceği travmatik olaylara
tanıklık edecektir. Yani bir anlamda biz izleyiciler bu kadın oluyoruz. Gün
ilerledikçe insanlığa karşı olan inancımızı yitiriyoruz. Belki de aşina olduğumuz
tek şey del toro ile olga kurylenko’nun aşk öyküsü. Öte yandan ekibe zorunlu dâhil
olan bölgeden bir çocuğa, savaşın tüm hayatına katacağı feci olayları da
gözlemliyoruz. Finalde, hayatlarını defalarca ortaya koyan ekibimiz lanet
olası cesedi kuyudan çıkaramıyor. İşte sonunda adına ister Tanrı deyin
isterseniz doğa, olaya el koyuyor. Cesedimiz kuyudan çıkıyor ve en azından
bölge halkı içme suyuna kavuşuyor.Bunun nasıl olduğunu yazmayım ama
izleyince, neden Yasemin Kumral’ın o muhteşem şarkısına bağladığımı
anlayacaksınız. Umut verecek size bu film ve ben ne yapabilirim diye
soruyorsanız şayet, herkes kendi cevabını kendince alacak. A PERFECT DAY. İyi
seyirler…
Merak ettim filmi, izleyeceğim.
YanıtlaSilİzleyince yorumunuzu beklerim Elif hanım :)
SilBalthus, kötü yazılar bekliyorum ama nerdeee.. (takılıyorum :) ) Balkanlarda geçen bir film sana..
YanıtlaSil"Before the rain" 1994 yapımı, şu an bu satırları yazarken geride filmin fragmanını açtım.. filmin soundtracki için nasıl araştırma yaptığımı ve iki kez izlediğimi de anımsadım.. zaman unutturuyor, iyisi mi bir kez daha izleyeyim.. Sen de mutlaka... :)
İzlemediysem mutlaka bakıcam,balkan kökenliyim üstelik :) klasik müziği severim sanırım direkt sarabande başlıklı ve bir de inci aral'ın bir romanını klasik müziğe bağladığım iki yazım olacak,istersen bakanilirsin. Geçen hayalkahvem de denk geldi Sezer hanım sanırım sende bir yazarsın. Övgün onurlandırdı. İyi pazarlar...
YanıtlaSilAh ah sen de mi?.. hem ana,hem baba tarafından makedonyalıyım ben de. :) kan çekmiş bak :) bakayım o yazılarına daha derine inememiştim henüz, link temizliği yapıyorum da bloğumda.. gözlerim feci yoruldu :/
YanıtlaSilBalthus, (sana özellikle Levent demiyorum, zira Balthus egzantrik geliyor :) ) bir zamanlar şiirlerimi bir kitapta toplamış idim, geçmiş zaman.. blog bana iyi geliyor şimdi.
Sıkı yazan izlediğim bir kaç kişiden birisin.. bırakma, tembellik yapma! :)
Sana da iyi pazarlar..
Eh bende ana arnavut baba bulgar kökenli :) ama biz taa 1877 de gelmişiz anavatana. Ben derine girmem kusura bakma günceli okurum sadece :) Balthus adını bir iki yıldır kullanıyorum tanıdıklar bulamasın diye,keyfin bilir :) underground iyidir ya kustrica'nın. Sık yazmam sıkı ise senin yorumun sağol. Sen de iyisin,çok iyi hem de..
Sil
YanıtlaSilBizimkiler 1953 te.. herşeyi bırakıp kaçarak :/
Eh merak etme ben de tekrar yayın yaparak okuturum :D Ah sorma, ben de keşke baştan sadece momentos deseymişim :/ artık kıpırdayamam yerimden.
İnci Aral yazıp arattım bloğunda.. sanırım bu.. http://kafkayamektuplar.blogspot.com.tr/2012/03/inci-aral-sarkn-soyledigin-zaman.html
ama yazıda kullandığın müzik adaggio..
O adaggio ok,fena mı :)
YanıtlaSilhttp://kafkayamektuplar.blogspot.com.tr/2016/04/aynaya-bak-ne-goruyorsun.html?m=1
Bende şu filme bakayım izninle:)
Taktiğin akıllıca bu arada ;)
Asla hiç fena olur mu deli gibi dinlediğim zamanları bilirim..:)
YanıtlaSilbak biraz önce en iyi görüntüyü veren ve altyazılı bir link buldum before the rain için..
http://www.film--izle.com/filmizle/yagmurdan-once-before-the-rain-1994-full-hd-turkce-dublaj-izle/
ben de yazını okuyayım.. sana iyi seyirler.. :)
Teşekkürler hemen bakıyorum :)
Silo verdiğim linkte sorun var.. altyazılar karışıyor.. başka bir link buldum yarın da ben seyredeceğim.
YanıtlaSilhttp://www.altyazilifilmizle.org/yagmurdan-once-before-the-rain-izle.html :)
(yazın çok iyiydi, sarabande ile çok iyi gitti)