İşte
gene gece oldu, düşünüyorum da sanırım beni hayata bağlayan en kuvvetli
şeylerden biri günün sonunda geceye kavuşacağımın bilinci. Bu cümleden
hareketle anlaşılıyor ki gece benim için bir zaman diliminden, basit bir
fiziksel durumdan çok öte bir kavram. Kişinin kendisiyle baş başa kalabildiği
ender anlar diyenler var bilakis; gece odam, şu küçücük odaya kimler neler
sığıyor. İşte soluma bakıyorum ve çocukluğum yanı başımda. Hemen karşımda ki
duvarda pişmanlıklarım, artık aramızda olmayan dostlarım akrabalarım… bir
sandalyede ilk aşkım oturuyor, diğerinde son aşkım birbirlerinden habersiz. Bugünlerde
aklımı çalan şu kız ise, o birden fazla. Odanın dört bir yanında sanki, akvaryuma,
televizyona, pencereye, hatta tavana bakınca bile onu görüyorum gibi. O kadar
çok ki, korkutuyor, bunaltıyor beni. Allah’tan gün be gün azalıyor sayısı. Gün içinde
yaşadıklarım (ki bunun çoğu işyerinde yaşadığım sorunlar) şanslıyım ki hep arkamda.
Görmüyorum ama ensemde hissediyorum rahatsız edici nefesini. Gece odama
nerdeyse hiç iştirak etmeyen şey geleceğim diyebilirim. Hani pek az uğrar
kendileri, geldiği zamanlar ise hep neşemi kaçırıverir. Zaten en büyük kaygım
hep gelecek üzerine olmuştur. Odadaki tüm bu kalabalığa rağmen ve duvara
astığım kol saatimin kadranının sürekli aktığını görsem de ( kol saatimi duvar
saati yaptım) nedense gecenin hiç son bulmayacağına, anın donduğuna inanırım. Ayrıca
bu gece soğuk, soğuk geceleri hep daha fazla sevmişimdir. Üşüme hissini hep
yaşadığımın en büyük kanıtı olarak görürüm, üşüyorsam yaşıyor olmalıyım değil
mi ? hem melankoliktir üşümek, yalnızlığını anımsatır insana. Hem de gerçeğe
döndürür insanı. Öyle ya şu odanın her yanını kaplayan hatun kişi şu an
gerçekte yanımda olsaydı üşüyor olmazdım sanırım. Hem fiziksel hem de tinsel
bakımdan ısınırdım sanırım. Ama yo..! sırf ısınacağım diye kendimi sonunda
parça parça olacağım bir maceraya atamam doğrusu. Ulan açarım kombiyi olur
biter kardeşim, hatta ahanda açıyorum, açtım. Evet daha fazla saçmalamadan yazıyı burada
noktalayalım. Şimdi sırada televizyonu açıp öyle aptal sapsal bakınırken uykuya
dalma zamanı geldi. Ops! Unutuyordum 45 dakika sonra kapanmaya programladık mı
tamamdır. Hayda pil bitmiş, dur şu pilleri
çiğneyeyim ben. He he :) oldu. Hadi iyi geceler…
Heheheh üşürken akıldan geçenler bunlar oluyor zaar... :P bu arada dikkat ettim de televizyonla uyumak sanırım siz erkeklere mahsus. Neyse bu saptamadan sonra sana bir yazımı gönderiyorum. Oku bakalım ne diyeceksin?
YanıtlaSilhttp://sezerozsen.blogspot.com.tr/2010/10/tek-kisilik-alev.html
Ay okuyamam ben bunu abla :/
YanıtlaSilAaa neden? Deli misin yaa oku sunu korkacak bisey yok
YanıtlaSil