Özetle, sanırım geriye tek yapılabilecek şey okumak kaldı. Onun da hakkını verebilirsem ne ala doğrusu.Müzik zaten şimdi olduğu gibi odam da bana eşlik ediyor. Klasik,yabancı slow veya Türk sanat müziği dışındakileri de kabul edemiyor bünyem ne zamandır,iyi de ediyor. Dürüst olmak gerekirse, sırf yazmak namına, sinema da güçlü kadın imajı üzerine bir şeyler karalayacaktım. Güçlü kadın diyince, salt fiziksel güce indirgenmiş karakterler. Doğrusu biz erkeklere çok seksi geliyor bu kurgu. Kurgu dememin sebebi malum, sekiz on tane 2 metrelik rus ajanını pataklayan mı dersin,bir tabur özel kuvvetler takımını gözünün yaşına bakmadan beynini dağıtanı mı istersin, ne dilersen var. Yedikleri onca yumruk kafa tekmeye rağmen yıkılmayan kadınlar. Acaba siz kadınlara ne hissettiriyor bu filmler ? Önceleri erkek egemen toplumda iş,sanat veya siyaset dünyasında mücadele eden kadınlara yer verirdi sinema. Hatta seksenler Türk sinemasında bir dönem furyaya dönüşmüştü bu konu.Acaba şu mu denmek isteniyor artık, kadın ataerkil toplumda istediği tüm konumlarda başarıya ulaştı ve geriye sadece bu mu kaldı. Yoksa gene biz erkeklere özel, çaktırmadan seks mi pompalanıyor sinemada ? Örnek mi : Kiil Bill, Everly,Salt,Resident Evil veya son olarak geçen hafta vizyona giren Charlize Theron'un oynadığı Atomic Blonde. Zaten şu son film yazma ihtiyacı doğurdu ben de. Silah sektöründe de hep bikinili iri yarı hatunlar kullanılır şu illegal reklamlarda. Kadın elinde vücudundan büyük devasa bir taramalı tüfekle sağa sola ateş eder. Silah erkeklik organını temsil eder gibi gelir hep bana, bu reklamlarda. Neyse uzunca değinecektim bu konuya ama fark edildiği üzere artık iştahım kalmadı yazmaya. Aslında hiç bir şeye. Şu mecbur olduğum işte, günlük sekiz saatimi tükettikten sonra tek ümit ettiğim şey kitap sayfalarının arasında kaybolmak. Ümit ediyorum evet, zira yaşam buna bile imkan tanımıyor çoğu zaman. Sevgiyle kalın,hoşça kalın.
BONUS: