11 Eylül 2019 Çarşamba

Woody'nin Newyork'u, İstanbul'un Levo'su


"İstanbul'u Artık Hiç Sevmiyorum", rast makamında çalan bu enfes şarkının nakaratına, odamda yapayalnızken dahi eşlik edemediğimi fark edince, anladım ki bu tuhaf şehre koşulsuzca aşığım. Tuhaf kelimesini alelade kullanmadım tıpkı yönetmen Woody Allen'in New York'a olan aşkı gibi. Neden bahsettiğimi anlamak için ustanın filmografisine aşina olmanız gerekir,en azından konusu New York'ta geçenlere.

Geçen hafta ustanın son filmi "a rainy day in newyork"u sinemada izledim.  "vicky cristina barcelona" ve "rome with love" gibi filmlerden sonra ne yalan söyleyim Allen'ın tekrar anavatanına dönmesi beni ziyadesiyle mutlu etti. Tabi artık yaşı gereği onu sadece yönetmen koltuğunda görüyoruz kameranın önüne de tekrar geçebileceğini pek sanmıyorum. Usta 83 yaşında,filmin sonunda bu gerçeklik içimi burktu,belki de son filmidir bu. Filmin Manhattan veya Annie Hall gibi başyapıtlarından aşağı kalır yanı yok sayın okur. Baştan ayağa bir Woody Allen klişesi izleyeceksiniz, ki klişeyi burada olumlu anlamda kullanıyorum. Zaten ondan beklediğimiz de bu değil mi onun severleri olan bizlerin. Mekan newyork,sürekli yağan yağmur,ikili ilişkiler,varoluş sancıları ve gene zeka dolu woody tarzı esprilerin fazlasıyla havada uçuştuğu bir film. Daha da ileri gidip ustanın en iyi beş filminin arasına rahatlıkla sokabilirim. o kadar altı çizilecek replikler var ki filmde,üzerine saatlerce düşünülecek,hatta yaşamımızın çeşitli anlarında cüretkarca kullanacağımız onlarca aforizma.


Oyunculuklara kısaca değinmek gerekirse düpedüz Woody'nin gençliğini giyiminden kuşamına beyazperdeye aktarmaya çalışan genç oyuncu Timothy bilmem ne vasatın biraz üzerindeydi. Ablasına aşina olduğum Elle Fanning gayet başarılı bir oyucu olacağa benzer. Selena Gomez denilen kızcağızın ise oyunculuk yaptığını ilk bu filmle öğrendim,sadece şarkıcı yönünü bilirdim. Bu sebeple notumuzu yüksek tutalım ve bir yedi verelim gence. Diğer bilindik rüşdünü ispat eden aktörlerden bahsetmeyeceğim,severim onları ve iyilerdi. İsimde vermeyeyim de casta bakmazsanız filminde güzel süprizler olur,bana oldu ;)


İşin haber kısmına geçersek film 2017 yılına ait fakat ustanın amazonla yaşadığı bazı problemlerden amerika'da bugüne dek yayınlanmadı.Kıta ötesine izin ise yeni verildi. Yani ilk kez konusu newyork'ta geçen bir filmi onlardan önce beyaz perde de biz izleyeceğiz. Konu malum, üvey kızına taciz olayları gene temcit pilavı gibi hortlamış sonrası falan filan. Bu arada belirtelim Woody mahkemece bundan aklandı. neyse bu sevimsiz iddiayı uzatmadan aklımda kalan bir iki replikle yazıyı sonlandırayım.

Hunter: (karısına gatsby'yi tanıtırken ) Gatsby çok duygusaldır cenazelerde hep ağlar,aslında düğünler de göz yaşlarını tutamaz.

Gatsby : İkisinde de aynı sebeplerle

################

Asleigh :( çok ünlü aktörü görünce) İnanmıyorum siz Francesco Vega değil misiniz. Oda arkadaşım buna inanmayacak büyük bir hayranınız . Ertesi gün hapından sonra Tanrının yarattığı en büyük mucize olduğunuzu söyler hep.



4 yorum:

  1. Bu hafta seyredeceğim iki filmden biri bu.. diğeri de Tarantino' nun :)

    YanıtlaSil
  2. Aklın yolu birdir ablacığım ;) iyi seyirler şimdiden...

    YanıtlaSil
  3. Blogunuzu yeni keşfettim ve hemen takibe aldım.Zamanınızı ayırmak isterseniz sizi de beklerim,sağlıcakla kalın.

    https://dizifilmkitaptavsiye.blogspot.com/

    YanıtlaSil
  4. Gerçekten de klişe mi kült mü, tam aradığımız ondan beklediğimiz mi yoksa aynı konuyu başkası çekse temcit pilavı diyecekken Woody çekince "aha yeni bir ayrıntı" dediğimiz tarz mı nedir emin olamadan, çok seviyorum.. Fakat bence Woody 90'ı bulur ;)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...