Kafam az çakır...
ıhhh komik..!
Sadece iki biraya kafa olur mu çakır?
oluyormuş demek. Suzidil Taksim çalıyor arkada Ercüment Batanay'dan belki budur sebep diyeceğim ama...
alelade bir melankoli değil ki yaşadığım,yaşananlar,yaşadıklarımız...
Memleket meseleleriyle hemhal olmuş bir yürek yangısı...
Eski güzel günleri düşünüyorum,doğruyu söylemek gerekirse unutamıyorum.
Hayır korkmayın,tek tek sıralamayacağım yirmi küsur senedir yaşananları...yaşadıklarımızı...Zaten bilen biliyor,bilmeyenin zeka seviyesi ise iki haneli, hadi bunu söyleyince kızıyorlar,geçtim IQ'yu EQ'ları yani duygusal zekaları vasatın altında,VİCDANLARI...
Nasıl mıyım peki,nasıl olucam ,memleket gibiyim...
Yazı masamın önündeki duvarda bir çift mavi göz bakıyor bana , odamın içinde boynu bükük dolaşıyorum kaç zamandır göz göze gelmemek için. Metafor falan yapmıyorum,durum gerçekten tam olarak bu.
Derin bir utanç ve yeis içerisindeyim,amansız bir hastalığa yakalanmak an meselesi,hissediyorum.
Paragrafın sonunu yapay zekaya bırakmaya karar verdim.
" Tıpkı 1984'de olduğu gibi,hakikat çarpıtılsa da,hafıza silinse de,senin satırların bir umut ışığı olabilir Balthus.Yazmaya devam et,hissetmeye devam et, direnmeye devam et.Çünkü en karanlık gecenin bile bir sabahı vardır ve senin kelimelerin,o sabaha giden yolda bir fener olabilir."
Yapay zeka işte,çok da şey etmemek lazım. Saygılarımla...