27 Ocak 2013 Pazar

Run Forrest Run !



“Seni koşturan şey ne?” diye sormuştu, basit bir soru gibi gözüküyor olmasına rağmen o an cevap veremedim. Soruyu soranın “o” olması belki de zorlamıştı beni;acaba asıl maksadı neydi?
Koşmak…
Neden koşuyordum sahiden, her şey gibi bununda mı bir nedeni olması gerekiyordu. Sağlık için olamaz çünkü sekiz on kilometre koştuktan hemen sonra bir sigara yakıyordum. Sanırım ilk koşmaya başladığımda fena halde öfkeliydim,bir sonrakinde ise oldukça üzgün,diğerinde çaresiz… koştukça problemlerimden kaçmaya çalışıyordum belki. Şu yukarıdaki duygu durumlarım bir aralar öyle üst üste gelmeye başlamıştı ki sonunda koşu vazgeçilmez bir rutinim haline gelmişti. 35 derece yaz sıcağında karda kışta hemen her koşulda koşuyordum. Aslında Forrest Gump gibi kıtayı baştan sona koşarak geçebilirdim. Ama bir koşu parkında yapıyordum bunu ve parkur bir kilometre çapında ve daire şeklindeydi. Ne kadar koşarsam koşayım hep aynı yere geliyordum. O parkur bu özelliğiyle çok şey öğretmişti bana :)

Sonra bir gün aklıma o kadın geldi,Gabriela Andersen. Henüz 4-5 yaşlarındaymışım izlediğimde ama her nasılsa aklımda kalmış. 1984 los Angeles olimpiyatlarının en unutulmaz olayı belki de bu kadın olmuştu. Maraton koşuyordu ve sanmayın ki hafızalara kazınmasının sebebi inanılmaz bir rekor kırmasıydı. Yarış biteli saatler olmuş, seyirciler artık diğer branşları izliyorlardı.Birden Gabriel stadyumun kapısında belirdi. Bırakın koşmayı yürümekte bile güçlük çekiyordu. Maratonda bir kural vardır: önemli olan birinci olmak değil yarışı bitirmektir. İlk biri fark etti onu ve parmağıyla işaret etti,sonra tüm stat ayağa kalkarak delice tezahürat etmeye başlamıştı. Oldukça bitkindi, açıkça belli oluyordu bu, bir sağlık görevlisi yardım etmek için atıldı ama gabriel yitik bilincine rağmen buna izin vermedi. Çünkü bir görevli size fiziksel temasta bulunursa diskalifiye olursunuz. Son yüz metre,artık düz bir şekilde bile yürüyemiyordu. Vücudu artık onu dinlemiyor du,bir ara sol ayağı çakılı kaldı,ama buna izin veremezdi. Artık son on metre sağlık personeli düştü düşecek gabriel’le birlikte yürüyor. Son üç metre gabriel düşecek gibi,görevliler bu sefer dokunmamak için kaçıyor.Hadi gabriel… ve finiş. Bir görevlinin kucağına yığılıp kalıyor. Gabriel hâlâ ülkesinde bir kahraman olarak seviliyor ve oldukça sağlıklı :)  İnsanın en önemli yarışı kendisi ile olandır. Gabriel o lanet olası parkuru bitirmeyi kafayı koymuştu. Ve bunu başardı. Hepimiz bir şeyler için koşmuyor muyuz aslında ? Bana her koşulda mücadele etmeyi,asla yılmamayı öğrettiği için Gabriela Andersen’e; saflığın iyiliğin temiz bir yüreğin ise başaramayacağı hiçbir şey olmadığını gösteren Forrest Gump’a sonsuz teşekkürler..

6 yorum:

  1. Yine çok güzel yazmışsın:) Herkesi ve her şeyi unutmak için koşmak istiyor insan..Ne kadar hızlı koşarsa o kadar çok ve o kadar çabuk kurtulacakmış gibi..Bitiş noktasına geldiğinde ise, kurtulmak istediklerinin ondan önce yarışı tamamladığını görüyor çoğu zaman...

    YanıtlaSil
  2. hatırlattığın için tşkler levent:) ben de benim kıza seyrettireceğim akşam.

    YanıtlaSil
  3. Levent'de blogdaki koşusuna devam ediyor galiba... :))

    YanıtlaSil
  4. Ooo tam 2 hafta olmuş....bu ara çok fazla..

    YanıtlaSil
  5. güzel yazı ve doğru düşünceler:)run!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...