Dün gece televizyonda tesadüfen
Matrix Revolution’a rastladım. Hep derim yine tekrarlayım: Matrix’in ilki bir
şaheserdir, diğerleri ise safsata. Her neyse bizim Neo abi yine kahinin
mutfağındaydı ve gene kahin ona kapısının üzerindeki Latince yazılmış(Yunancamıydı
lan?)deyişi gösteriyordu.Bir sonraki sekansı izlemeden kapadım.
Bugün metroda giderken benlik
üzerine okuduğum metinde ise; şimdi elinize bir kağıt kalem alın,kağıdın sol
tarafına 1’den 20’ye kadar olan rakamları yazın ve sonra yanına “ben” diye başlayarak
ben kimim sorusuna yirmi farklı yanıt
verin diyordu. Hatırlayacağınız üzere Filmde o kapının üzerindeki yazı Sokrates’in
ünlü sözü “kendini bil”dir. Cebimdeki not defterini çıkarıp bu zor işe
koyulmaya karar verdim zira bu sıcakta ve üstüne kliması bozuk bu tramvayda
yolculuk çekilecek gibi değildi. Eh ! mâlum büyükşehir çalışıyor sloganları
kentin her yanını boşuna kuşatmıyor! Ne yalan söyleyim daha üçüncü maddeden
sonra fena terlemeye başladım ki bu sıcaktan değildi. Sözü uzatmadan işte liste
: 1.ben leventim 2.ben bir insanım 3.ben benim 4.ben iyi biriyim. 5. Ben bilgiliyim
6.ben akılıyım 7. Ben duyarlıyım. 8. Ben entelektüelim.9. ben hiçim. 10. Ben varım.11.
ben varlığım. 12.ben karamsarım. 13. Ben idealistim. 14. Ben okurum. 15. Ben yazarım.
16. Ben düşünen bir canlıyım. 17. Ben sen değilim. 18. Ben bir bağımlıyım
(sigara) 19. Ben uzunum. 20. Ben kimim ?
Liste bittiğinde üç istasyon
geride kalmıştı. Bu sırada karşımda oturan kadın kalkmış, yerine saçları horoz ibiği gibi dikik bıyıkları yeni terlemiş bir ergen gerisi oturmuştu.
Şehrin varoşuna doğru birlikte metroda ilerlerken kulağına taktığı mp3’ten Bebekte
üç tur atarım olmadı bir de sinema yaparım şarkısı yankılanıyordu. Benim
kulaklığımdan ses asla dışarı çıkmaz nasıl beceriyorlar bunu ? Üzerindeki
Metalica tişörtü ise beni iyice dumura sürüklemişti, ne alaka ? benzer listeyi
bu gence yaptırsam ne yazardı bilmem ama ben 17. Maddeyi ona bakarak yazdığımı
itiraf ediyorum. Aslında yazının uzamayacağını bilsem içinde bulunduğum
vagondaki herkes için söyleyebilirdim bunu. “Ben kim miyim, siz değilim.”
Zamanında faceden bir kızın duvarından arakladığım şu yazı gibi,beni ne güzel
tanımlıyordu sanki. Sahiplenivermiştim hemen: “ onların yaşadığı gibi
yaşamıyorum, onların sevdiği gibi sevmiyorum, onların düşündüğü gibi
düşünmüyorum, onların inandığı gibi inanmıyorum ama tıpkı onların öldüğü gibi
öleceğim.” Yaklaşık böyle bir sözdü işte.
Şöyle devam ediyordu soru,
şimdide bu listede sizi en çok tanımlayan madde hangisi? Hmm…! 9 ve 10. Madde
arasında gelgit yaşamakla birlikte aklıma geldi de nasıl bir insansın sen diye
sorduklarında cevabım kısaca hep iyi olmuştu. Yani dördüncü madde, ben iyi bir
insanım. Gerçi kime sorsanız kendisini iyi olarak addeder. Kitabın sormadığı
ama benim sorguladığım şeyler oldu sonrasında, listeye mesela neden sosyalist
olduğumu iliştirmemiştim. Şu idealist kısmına gelince de ancak Oblomov kadar
idealistim ben kimi kandırıyorum ki. Oysa otuz yıla yakındır kendince ama
sürekli çizen biri olarak neden okur yazar olduğumu yazmışımda ben bir çizerim
demedim. Ben uzunum. Bu ne ya… :) yazacak şey bulmakta çok zorlanmışım. Çizmek
dedim de aslında ben kimim sorusunda çuvallamışsam da şu yukarıdaki adam benim
bunu biliyorum. Şu mim midir nedir, bence sizde yapın böyle bir liste ister bir
müsvedde kağıdına ister bloğunuza, faydası oluyor sanki. Yalnız dürüst olun ve
kim olmak istediğinizi veya başkalarının sizi nasıl gördüğünü değil kim
olduğunuzu geçin kağıda. Şimdi de Yaramaz Harry'ye bakalım kimdir o?
DECONSTRUCTİNG HARRY
Şekspirin bile bir dönem yaşadığı
şey kaçınılmaz olarak Harry’nin de başına gelir; yazma kısırlığı çekmektedir.
Bunun sebebi ise yazdıklarının hatrı sayılır kısmı kendi yaşamından
kesitlerdir. Üstelik bunu saklamak için pek çabada harcamaz. Misal seviştiği
kadının ismini jane’den janet’e dönüştürür. Normalde küçük olan göğüslerini romanında kocaman diye
betimler. Orta yaşın sonlarında ve normalde kadınlarla trafiği fazla olan yazarın
(aslında kadınlar hayatının eksenidir demek daha doğru) artık elinde sadece
süregelen varoluş sorunu ve her daim dalgasını geçtiği Yahudiliğinden başka bir
şey kalmamıştır. Birlikte olduğu son kadın ise Harry’nin hiç haz etmediği yazar
arkadaşı Larry ile evlilik kararı aldığını açıklar.Meslektaşı Larry bir bakıma Harry’nin
zıttıdır.
![]() |
Larry: - ikimizde Kafka olmak istedik sen daha fazla yaklaştın. Harry: - Evet ben böcek oldum. |
Harry zamanında atıldığı okul
tarafından ödüle layık görülür. (Dekanın karısıyla ilişkiye girmiştir)Ancak bu
yalnız adamın yanında götürebileceği kimse kalmadığından sonunda bir hayat
kadınını kendisiyle gitmeye ikna eder. Ardından bu yolculuğa sağlık problemleri
çeken eski bir dostu ve ilkokula giden oğlu da dahil olur.Yolculuk esnasında
birazda kullandığı antidepresanların etkisi diyelim yazdığı karakterlerin vücut
bulmuş halleriyle karşılaşır. Bu bir bakıma kendini sorgulayışı da olacaktır. Film
onlarca altı çizilesi müthiş komik, zeka fışkıran espriler ve göndermelerle
doluydu aklımda kalanların bazıları:
Bu cehennem sahnesi harikadır.
her katta kimlerin ineneceği anons edilir. yazarların ve politikacıların seri
katillerin bile altında en alt katta
anons edilmesi. Sonra cehenneme girdiğinde yolda bir zebanin arkasından tırpanı
ile dürtüklenen perişan bir adama rastlar ve hemen sorar: " hey sen
n'aptın ki ?" adam : aliminyum kaplamayı icat ettim. Harry ooh anlıyorum
diyerek durumu makul bulur. Öf! mimari açıdan ne büyük taşlamadır bu ve hemfikirim.
-Fahişelerle takılmayı
yeğliyorum,Proust yada sinema hakkında konuşman gerekmiyor.
-Tanrının varlığından emin değiliz
ama kadınlar vardır;hayal ürünü bir cennette değil,burada,dünyada. Ve … ve
bazıları Victoria secret’ten alışveriş yapar.
-Bilim iyidir, Papa ile klima
arasında kalsam tercihim klima olur.
Off... Daha çokça diyalog var ama aklımda kalanlar ne yazık ki sadece bunlar.Siz iyisi mi filmi izleyin. Bence Allen'in en iyi filmlerinden birisi. Pek bilen yok aslında ama... yahu hatta en iyi kotardığı iş bu diyebilirim. İyi seyirler...
Not: Ben youtube'a erişemedim umarım paylaştığım doğru videodur.