Düşündüklerimi
yazabilmeyi çok isterdim, söyleyebilmeyi, en önemlisi ise
yapabilmeyi. Aynı gibi görünse de aslında birbirinden oldukça
farklı şeyler bu üçü. Pek olmasa da bazen, bazen… Bazen
ağzımdan çıkanları öncesinde düşünebilmeyi…
Aslında düşünüyorum
da en çok rahatsız eden eyleme geçtiğim hemen hiçbir şeyi
birden yapamamak. Kılı kırk yararak, sık gözlü bir süzgeçten
geçirmeden asla eyleme geçemiyorum. Ne çok şeyi ıskaladım bunun
için, ağız tadıyla bir pişmanlık bile yaşayamadım ve yıllar
sonra en büyük pişmanlığım olup çıktı bu durum. Düşünceler,
düşünceler, düşünceler… Kafa da bir milyon tane senaryo
kurgulamak ve hemen hepsi mutsuz sonlu. Bir süre sonra akıl
sağlığını bile sekteye uğratıyor bu halet-i ruhiye. Nedense
aklıma Mr. Nobody filmi geldi gene, neden gelmesin ki. Bir yaprağa
üfleyip akışına bıraksana yahu levo. Düşündükleri düşünmenin
ötesine geçemiyorsa düşünmeyi bırakmalı mı insan? “yağmur
bulutu unutunca, dalında gülü kurutunca, yar benden utanınca,
düşündüm düşümden ayrı kaldım.” Bir alakası olmasa da
akla düşen bu şarkıyı iliştiriverdik sayın okur. Okur dedim
de, okuyanda kalmadı sanırım, demek doğru yolu bulduk gene.
Geceyse şayet şimdi olduğu gibi ve radyo 3 açıksa ve de klasik
müzik çalıyorsa saçmalamakta sınır tanımıyorum; bunu anladım.
Bu arada tıpış tıpış sandığa gidip bana dayatılan adaya
oyumu vereceğim. Giydiğimiz kottan, dinlediğimiz müziğe
izlediğimiz filme kadar bize dayatılan o kadar çok şey var ki
çoğunun farkında bile olmadığımız n’olacak ki sanki…
“Three days of the condor” yıllardır adını anımsayamadığım
için bir türlü izleyemiyordum. Tv8’de güzel bir sinema programı
var keşke adını bilsem yazardım buraya, izleyin o programı çok
kaliteli, sayesinde kavuştum bu filme. Ulusal Kanal reklam arası
zaplarımda rastladığım ender güzel programlardan biri. Of!
Sıkıldım işte, yazıya devam etmek laf kalabalığından öteye
geçmez gayri. Bence çok anlamlı kısacık bir fıkrayla
sonlandırayım. Dursun Temel’e demiş ki: uy Temel ormanın
güzelliğini göriymisun? Temel: “Ula ağaçlardan bir şey
görünmüyor ki” . Anlamadınız mı? O halde bir daha anlatayım.
Dursun Temel’e demiş ki… Şaka şaka. Hadi bye.
Bu arada yarın Amy Winehouse'u kaybedişimizin üçüncü yılı olacak.Tanrı böyle bir sesi bize çok gördü diye düşünüyorum.Bir şarkısıyla yad edelim :